inadını
da
sevsinler
hem de inadına...
yaralarımı sıyıran en harbi
aşkiki ân arasında uzanan
şahdamarından kesik yemiş karanlığı üflüyor
gitmeye kıvrılmış bir kere zaman
uykusunda sayıklıyor adımızı
sesinin kınında bekleyen inatla
avuçlarımda çoğalan kederli
aşkyaşanmamış her şeyin çizgisine kıvrılmış
hayatın rövanşında dans ediyor
kirpiklerinde yaşların en göçebesiyle
sana ölecek bir yağmurun duasında
gözünün ferinde parlayan inatla
kimsesizliğimin yalnız efendisi
aşkeksik bırakılmış yüzünden
eskidiği masaya yaslanmış anılarla çürüyor
son gülücükleri ile
titrek ateşler arasından kurtulur gibi
yüzünün masumiyetine çizdiğin inatla
son baharımın feryadı
aşkayrılığı kavuşturan dilinde pusu işli yorganı örtüyor
ölümlerin yanlış adreslerinde
tırnaklarına sığmayan sabırlı hasret
secde eden lâl gibi
dudağının kesiğinde ki kanda inatla
kalbimin büyük yükü yorgun
aşkdüşerken kendi yarattığı boşluğa
boğuluyor kurgu gerçek doğuyor
koynunda ki fermana ölümüne
bin kere daha yazılarak
ruhunun terk ettiği bedende inatla
alicengizoyunu
(…inadına
aşk…
aşk inadına…bırak şu inadı da,
aşk ol bana…inadına…)