-nereye bakıyorsun?
-sana
-neden?
-birazdan
aşk tutulması olacak,dönsün kalbin bana
akşam iç daralması
sanki son nefesi verir gibi
öyle parlak ki gökte ay
sönmüş iki yıldızı çekiştirir
çıplaklığı giydirir gibi
gerekçesi ihanet sürgünü bulutlar geçer
ömrün kanatsız uçuşunda
gözlerimde nem
ilk öpüşte gam
adın silinir
küçülerek sürüklenir
tutuldukça çekingen sabahların uykusuna
ortalık ağarmadan gel
nasıl olsa bugün güneş tutulacak
kimsesizliğine kesilmiş
adak kanı ile kutsanan melek
kanatlarından dağılan beyazın adına
hasret diyecek
kan
kendine iblis bir ruha
-aksa da-
etime dişlenmiş sûkut mührü
kör bir yavru yarasaya
-yarasa da-
göze gelecek
sense uykulara
devrilirken koca bir zaman
devinirken koca bir yalana
içimizde ki derin çizgi
b
aşkalarının kaderine teselli
yalan doğrulanmadan gel
nasıl olsa bugün ay tutulacak
çok sesli intiharlar meydanında
uzak yazan bir sokak levhası altında
kadın yüzünü kaldırım kenarına boyamış dediler
-senin için-
kelepir düşler satıcısı
sahibi belirsiz bedenleri sıralarken alın yazısına
adam kalbi mezar taşı soğuğunu çalmış dediler
-benim için-
ve hangi kalp
kaç ihanetin lekelerini taşır ki
ve hangi eller
ölü nar çiçeği bedeni yıkar ki
tüm sorular eğer bulsaydı cevap
ölmek neye yarar ki
kendin olmadan gel
nasıl olsa bugün
aşk tutulacak…
alicengizoyunu
(…mevlâna değilsin ki, “ne olursan ol yine de gel” diyesin…ama dersen “yine de gelirim”…)