Çok değil…
muradım;
tek başına kıvrılıp yattığım
buza kesmiş ürperten gecelerde
bir avuç sıcak nefestir
oysa…!
vuslatınla yanıp tutuşan ruhumu
esir almış yalnızlık
asmış çaresizliğin darağacına
çölünün soğuğunda tir tir titretir
çilekeş yüreğim bu gidişle
hazan düşmüş zindanında
yalnızlığın mor acısından b
aşka
ne sevmeyi öğrenir
ne de sevilmeyi öğrenir
sen hiç…
ıhlamur buğusuna hasret
yuvasız bir serçe gördün mü
hayal sokağında donmuş
gözbebeklerim
ipek kanatlarında takılı
gelip
gönül pencerenin pervazına konmuş
sordun mu derdi nedir?
ne olursun…!
bir gece koynunda güneşi getir
salıver buzullar ülkesine
yalnızlık şakağından vurulsun
ne olursun…!
bir gece koynunda okyanusu getir
döküver
aşkın kızıl çölüne
lâlezarımdaki yangınlar durulsun
yakma beni sakın ıpıslak ateşlerde
bir damla utangaç çiy olup düş
özlemler denizine
bol bol lacivert günahlar işle
gümüş rengi düşlerde
seni kıskanan
yalnızlık perileri kudursun.