Deryâ-ı
aşkta yüzdü, nazlı deniz kızları
Onları muntazırdım, sâhilde ve yazları
Gelmelerini beklerdim, güneşin gurûbuyla
Fakat geri dönerdim, gamların grubuyla
Gidenler hiç dönmedi; âkıbetleri meçhûl
Bazısı evlenmiştir; bazısı hâlen betûl
Deniz feneri gibi, yandım durdum sâhilde
Maşûkumun bûsunu, duyardım esen yelde
Nâme-i
aşk gönderdim, bembeyaz martılarla
Yâre rüzgâr gönderdim,
aşk dolu şarkılarla
Hüzünlü şarkılarla, geri döndü rüzgârlar
Kara kışa döndü hep, içimdeki bahârlar
Malûmdu ki hâlinden, maşûkun beni terki
Ayân beyândı bana, kalbinde mahfî zerki
Ağlayan şu kalbimdi, o deryânın kaynağı
Hiç kuru görmedim ki, şu hüzünlü yanağı
Suların altındadır, her
aşkımın enkâzı
Kalbime kâr etmedi, şu aklımın ikâzı
Mecâzî
aşkın mumu, çabuk yanar ve söner
Haa şimdi mi anladın, aptal ve salak Soner?
Onlar hiç girmediler, bu
aşkın deryâsına
Dönüp hiç bakmadılar,
aşkımın aynasına
Deniz kabuklarımı, topladılar sâhilde
Boğazlarına takıp kullandılar tecmîlde
Kalbin amakında
aşk, dürrü'l-meknûn misâli
Onu çıkarmaya da, yetmez maşûkun bâli
Bana
aşkı sormadılar; tek dert para ve sûret
Hepsi eve, koltuğa, çoluk çocuğa hasret
Boşaymış meğer boşa, bir kız için ağlamak
Hergün, âteş-i
aşkla, cihergâhı dağlamak
Ben bayâbân-ı
aşkta, Mecnûn gibi
aşkbâzdım
Yârin, tîg-i müjgânla, vurduğu bir şahbâzdım
Artık fânî Leylalar, yoktur kalbin tahtında
Zâten hiç olmadılar, bu Soner'in bahtında
Soner Çağatay 3.Kasım.2010 / Wuppertal
Kelimeler:
Aşkbâz: Âşık
Tîg-i müjgân: Kirpik oku (Tîğ: Kılıç ve ok manasına gelir. Galiba Tığ kelimesi buradan gelmedir)
Şahbâz: Doğankuşu
Mahfî zerki: Gizli ikiyüzlülük
Bû: Koku
Tecmîl: Güzelleştirmek, süslemek, makyaz yapmak
Dürrü'l-meknûn: Saklı, sedefin içindeki inci
Bâl: Akıl
Amak: Derinliğik ve dip
Betûl: Bakire ( İbranice'den Arapçaya, Farsça'dan Türkçe'ye geçmiştir)