Olmayan ellerini tutuyorum titreyerek.
Ellerini yüzümde hissediyorum .
-iyi ki sensin ve
-iyi ki yanımdasın şu an
diyen sesini duydum şimdi.
Sanki kanatlandın bana bir bilinmezden.
Sesimi sesine gönderiyorum.
Kelimelerim,harflerce çoğalıyor sana.
Bakışların delip geçiyor yüreğimi
ve sen yoksun.
-iskele alamanda! Diye haykırıyor bir balıkçı.
Uzaklaşırken,uzanıyorum sana.
Yüreğim sende,
bedenim boşlukta kalıyor.
Bir karabatak az önce ulaştırdı
bana acı haberi.
HAYAL KURMA ! diyordu.
Hayallerim dizelere sadece,
umutsuzca.
Yüreğimi,yüreğine gönderiyorum.
Yosunlar kadar yeşil gözlerim şimdi
(ağlayınca hep böyle olur zaten/hep yeşil olur gözlerim)
Ne zaman yeşil olsa gözlerim.
Bir yanımda fırtına vardır ve
yüreğimden dökülenleri
harflerle çoğaltıyorum sana.
Sana çoğalıyorum.
Bir “merhaba”nı bekliyorum sancılarla.
Martı sesleri bölüyor dizelerimi,
aklım karmakarışık oluyor.
Aklım sana karışıyor nicelerden beri.
Aklımı sana yolluyorum martı kanatlarıyla.
Yüzümdeki gülümsemeyi,
dudağımdaki kahkahayı,
ellerimin sıcağını ve
yüreğimin sana koşma halini hissedebiliyor musun?
Duyumsayabiliyor musun sana gelen ayak seslerimi?
Korkusuzca sana yaklaşmamı?
Geç bunları geç! Dediğini duydum bir an.
Şimdi duydum bakışların bende değilken.
Kelimelerin, harflerin bende değilken duydum yokluğunu.
Ben, seni bende duydum,
sen bende yokken.
Demiştim ya geçenlerde,
Kızıldeniz’i yarıp geçen Musa
aşkına.
Toprağın suya,çiçeğin güneşe
aşkına
Dur ve sadece bak bana.
Gözlerime ve gülen yüzüme bak.
Göreceksin
aşk ne
Göreceksin sevda ne.
Göreceksin kadın ne.
“emanete ver yüreğini”
Ve bak…
Bekle sadece.