Üç tekerlekli bisiklet hayalimi gazoz kapağı oynayan bir çocuğa sattım .
Onun yerine ,
Senin gelinlik, benim damat elbisesi giydiğimiz bir hayal aldım,
Akkonak Düğün Salonu'ndan...
Sabahları uyandığımda bir bardak süt içme alışkanlığımı ,
Bir sigara yakıp, efkarlı-efkarlı çekişime,
Siyah-beyaz televizyonda çizgi film izlemeye olan hevesimi,
Şiir ve politika programlarında izlenmeye feda ettim.
Anamın ağzından dinlediğim ninnilerle, masallarımı da farkına bile varamadan,
Arabesk ve Türk Halk Müziği'nin melodilerine......
Elimdeki alınterimin yarattığı kağıt parçası var ya !
Yani ekmek parası öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan geçtiğini...
Ben o mevsimdeyken,
Harman yerinin göleti karşısında Antalya'nın sahilleri ,
Hamamaltı Sokağı'nda kayak yapmanın karşısında da,
Uludağ'ın kayak merkezleri halt etmiş ! derdim ...
Belimdeki gerçek oyuncağın ağırlığı öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan bittiğini.
Namus davasını da doğadan, tabiattan öğrendim kendi, kendime...............
Her ne kadar pazardan alsa da babam meyvayı,
Çalı Dağı'nda , Şevket Emmi'nin kirazlarını çalıp ta yemenin tadı ayrıydı.
Ama ben herkes gibi kirazı sevmezdim.
Ben döngeli daha çok severdim.
O yüzden tek başıma giderdim hırsızlığa.
Ve her defasında kabak tadı verirdi Rahmetlik İsmet Emmi'nin köpekleri ...
Köyde bir bizim evimiz yoktu.
Küçücük köydü, bir bizim evimiz yoktu.
İki yılda bir dolaşır dururdu yükümüz mahalle aralarında, traktör römorklarında.
Utanırdım.......................
Lise yıllarımda ,
Her kahve bucağında babamın ayakkabı boyayışına utandığım gibi,
Zoruma giderdi.
Ondört yaşımda aşık olduğum kızların hiçbiri de bakmazdı bana belki de bu yüzden.
Ağlardım.
Ağlardım ama asla isyan etmezdim.
Her isyanın sonunda, hüsran olmak vardı bunu da bilirdim haa.
Beni Yaradan'a hamdetmeyi de o yıllarda öğrendim............................
Elimdeki alınterimin yarattığı kağıt parçası yok mu ?!
Yani ekmek parası öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan bittiğini...
Ben o mevsimdeyken,
Harman yerinin göleti karşısında, Antalya'nın sahilleri,
Hamamaltı sokağında kayak yapmanın karşısında da ,
Uludağ'ın kayak merkezleri halt etmiş ! derdim...
Belimdeki gerçek oyuncağın ağırlığı öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan geçtiğini.
Namus davasını da doğadan, tabiattan öğrendim kendi, kendime............
Ne İlkbahar-Yaz,
Ne Sonbahar-Kış .
Yalan, hepsi de yalan...
Gerçekte üç mevsimdir var olan ;
Çocukluk mevsimi,
Gençlik mevsimi,
Yaşlılık mevsimi.
İşte bir yıl koskoca insan ömrü....
Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri
Yorumlar
Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.
Yorum Yaz