Dalgınlık eceliyle mazimi çaldırdım
simit kokan körükleri patlamış otobüste
ne şiirler vardı içinde çeşitli yıllardaki reyonların seçimiyle.
Mecnun ile Leyla’yı kavuşturmuştum dırdırlar içinde
kadınlarımı anlatmıştım
gözleriyle yemin eden güneş gözbebeklerinde.
Yalancıları çizdim ümit veren masalcılar diyarında dillerin b
aşka kalbiyle
her kağıda neler yazmıştım panzehiri olmayan çilelerle
neştersiz sezaryenlerle.
Sevinç mi ?!!
Hayat törpüsü başlamayan lisedeki kız arkadaşımın repliklerinde
keşke bunca yıl takatukayla halı örseydim kişilik erozyonsuz nasırsız
ellerimle.
Ne şiirler yazmıştım
biçare şuh kahkaha atan pavyon önündeki dilberlere
pilotun sönmemiş lav arzusuyla iniş takımlarıyla hostese sinyal vermesine.
İlk öpüşmemde
ya hamile kalırsa korkusuyla yemekten kesilişime
ya da ilkokulda öğretmenime aşık olup evine kadar peşinden gidişime.
Her şeyin sonu var fragmanı olmasa da
eceli gelmemiş tekerlekler şerit değiştirmekte
nasıl kıydın kapkaççı b
aşka dilde konuşan bu kağıttan yiğitlere.
Eceli gelen çay bardağı elimden süzüldü
planör sessizliğiyle
neler ölmedi ki içimde bugün eceli gelmeden derinliğiyle.
Bugün aklım başımda b
aşka dille konuşmuyorum
bilimcim tam yerinde
çalındı ya şiirler(evrak çantam-cep telefonu...) Sarhoş edasındayım asıl
sorun bu işte.