aşkın şiirini yazıyorsan
dram daha ilk satırdan başlar
sözünü kırpmadan yaşıyorsan
ölmeye mahkumdur;
ölümsüz sandığın bütün
aşklar...
.
.
.
dokunmak
aşkın vazgeçilmezi güzelim
yüreğine dokunmak mesela
saçlarına dokunmak, ellerine...
ve dokunmak
aşkla güzel sevgilim…
mesela dokunup bir ağaca
kşın acılarını hissedebilirim
çıkarıp hırkamı
bedenine sarabilirim
ya da bi cama dokunabilirim
buğusuna adını yazabilirim
ya da
aşklarım kadar çatlar
tuz buz olabilirim...
ya da;
aşk dolu bir harf bana dokunabilir
hıçkıra hıçkıra ağlayabilirim.
ve dokunup yokluğuna
sana bir daha aşık olabilirim.
.
koklamak
aşkın vazgeçilmezi güzelim
saçlarını koklamak mesela
ellerini, kirpiklerini...
ve koklamak
aşkla güzel sevgilim...
bir nergizi mesela
hiç bırakmadan günlerce koklayabilirim.
ya da koklayıp bir bebeğin tenini
hayata yeniden doğabilirim.
eflatunu, moru, yeşili koklayabilirim.
gökkuşağını giyebilirim, rengarenk olabilirim.
ya da seni koklayıp sevgilim
dağları yerinden oynatabilirim.
.
evet; devam edebilirdim.
yazılmış en trajik
aşk şiirini de yazabilirdim.
ama buraya kadar
giderek sen oluyor satırlar
ve sen oldukça;
yengeç, akrep, gül dikenleri
ısırgan otu, yılan
ısıran, batan,sokan
bilimum ne ararsan
lügatımda
aşktan yana
lügatımda can yakan...
sen bu satırları okuduğun an
ben kanıyorum...
kanamak güzel değil
değil mi sevgilim.
prosayko