Gözlerin,
yangın mavisine çalan akşamları
çetrefil yalnızlığına kılıflanan dünyanın
suç saydığı bakışların esaretinde
sabaha müjde gibi doğan çocuğun
yarım ve ağlamaklı sesi…
Kirli duvarların küçücük deliğinden
hücreme inen ağır ışıkların dilinde
bir yalnızlık çevirir gibi parmak ucumda
siyahi hayallerin onursuz abidesine varıp
lüzumsuz yaşamaklardan çıkıp gelen
yağmur gibi şeffaf zamanlarda…
Gözlerin,
okyanus mavisine çalan akşamları
parsellenmiş kıyılarındayken Afrika’nın
can doğumuna düşman sıcaklığına
kapanıp gözkapaklarının öldüğü yerde
cennet yağmurlarına üç gün uzakta
tropik bir meyveyi düşler gibi hür
ve sarılırcasına en sevdiğin kadına
olabildiğince anlamlı…
Gözlerin,
gözlerimden uzakta
bir
aşk mavisine çalarken akşamları…
Nevzat KONŞER
Ağustos 06