gülüm bülbüle izin verdi
gönülden gönüle akan pınar
hakkın izniyle buluştu
canım ciğer parem
aşkın meyiyle sarhoş oldum
yedi cihan-ı alem şahidim
gayrı gönül sarayında
sükut içinde gezerim
sultanım gül-ü nazım
hasret-i
aşkınla bitap
ne gece bildim ne gündüz
har ile sırdaş
od ile muhabbette
gönlümü çöle serdim
busesi gül yarimin
endamı
aşkımda cennet bağı
sözümü içi fesattan
sakınan gönlümün nazlı kuşu
bu veli sabırla bekler seni
canların canı gülnare yarim
bir seher vakti
uykuyu alemde görmek ister beni
pirin bekler vakti zamanı
hasret-i hara düştün görürüm
gel gör ki
aşk-ı harda
sen diye yanan benim
vuslatın zamanı uzun
sabır ile sür ömrünü
yoldurma gönül bağına
Tur dağından alıp
aşk ile ektiğim
o mukaddes ak çiçeği
aşkınla divane olmuş pirin
vakit içinde sabırla
kurar cennetin yüksek katına
som altından sarayını
Medine diyarından
kat kat ipek ile
sırma sırma işler yatağını
dünya aleminin görünmez hurisi
sultanların has sultanı
eşi bulunmaz cananım
aşk-ı hasrete alıştır kendini
açma gönlünde saklı sırrı ele
pirine kavuştun nihayet ile
sakla yarini sinende sükut ile
her daim semaya bakar
tarık yıldızının ferinde
için yanar bilirim
sırlı nameler içinde
zikir ile bul beni
ezaya esir edip gönlünü
arş-ı alemlerde üzme beni
gönlüme katar katar
ırak diyarlardan hasret taşıyan
aşkıma şems-i nurum
yüzü hilal-i ay ile
aşk deryasından bana
buseyi cevher-i ikram edenim
bu devran-ı farz kılınan
dünya denen otakta
gönlünde
aşkın şahı
haneni nurla kuşatır
ahvali bolca bildirir sana
zikirle vardığım gönlünü
hasret ile gama sarıp
beni buralarda derde salma
hakkın izniyle kavuştum sana
aşkına düştüm sabır ile
arş-ı saadette yanarım