Sendeki /beni/ öldürebilirsin
Yüreğimdeki /sana/ dokunma!
Yanarsın çünkü..”
Sen basit sevdaların yüreksiz kahramanı
Sen
aşka silah çeken gönüllerin ahısın
Sen gökleri karartan ateşlerin dumanı
Güneşe hasret kalan güllerin günahısın.
Hüzünlü şarkıların, yaralı şiirlerin
Büyümeden kuruyan çiçeklerin yasısın
Kıyameti andıran o korkunç alevlerin
Her gün ölümü çizen ressamın fırçasısın.
Sen “unuttum” diyerek ölüm kokan nefesin
Vurulan umutların kanayan yarasısın
Yankısı gök kubbeyi parçalayan bir sesin
Mâsum tebessümlerin haykıran feryâdısın.
Sen ağlayan gözlerin en buğulu anısın
Sevgi dolu düşlerin patlayan volkanısın
Son nefesini veren bedenlerin canısın
Sen
aşkları öldüren kaçışın kurbanısın.
Seni okuyan kalpler ürkecekler sevmekten
Umut dolu gecenin karanlık sabahısın
Her gün tekrar dirilip defalarca ölmekten
Bitkin düşen sevdanın yaşama isyanısın.
Kâbusların rengisin, ölümün mirasısın
Yarım kalan
aşkların hâzın hatırasısın
Sevmek isteyenlerin korkulu rüyasısın
Balıkları öldüren zehirin derya-sısın.
Zamanın ötesinde
aşklara uçamayıp
Yüreğimde kanayan serçenin kanadısın
Kutsal gönül bahçemde “Nazlı Gül” kalamayıp
Gözyaşının, acının, ayrılığın adısın.