2003 Nisanında televizyon acı vitrininde gördüm seni,
Gözlerin haykırıyordu dünyaya..
Kandırık demokrasi yağdı göklerden,
Özgürlük üstümüzden geçti paket paket..
İnsan hakları namlularından,
Yüzü maskeli adamların,
Saniyede bilmem kaç bin adet..
Demokrasi bizim kenar mahalledeki eve isabet etti,
Bir gün sonra hastanede anladım,
Ayaklarımın koptuğunu,
giden gitti Ömer,
Şortun olacak artık pantolonun,
Anlayacaklar savaşın iç yüzünü,
Yıllar boyu senin acı hatıranla,
Anıt resminden ders alınacak,
O an duydum,
Babamın vücudundan tam on sekiz adet,
İnsan hakları saymışlar,
Annem zaten yoktu ben doğarken,
İlaç yokluğundan ölmüş,
Emperyalist ambargosundan,
Siz daha iyi bilirsiniz diyor Basralı Ömer,
Televizyon çerçevesinden bakan dünyaya..
Sizce barış bumudur?
Hele hele insan hakları,
Çocukları yetim ,yanık bedenli ve kopuk bacaklı,
Ey dünya...!
Gündüz vakti pazara düştü demokrasi,
ve zenginlik arsızlığı,
Uykusuz bırakıyor gece gündüz,
İnsanları ve beşikteki çocukları,
Sanki sokak lambalarını gökyüzüne kadar uzatmışlar,
Yanıp sönme vicdansızlığına bırakmışlar,
İnsan kumandalı ne biçim kuşları,
Acaba ne zaman terk edecek,
Uykusuz bırakan kuşlar gökyüzünü,
Babamın söylediği son dua beynimde,
Ayaklarım ve kollarım hastanenin b
aşka b
aşka odasında,
Yanık bedenim pusaraklaşmış merhemin beyazlığında,
Giymeye kıyamadığım ayakkabılarım elimde kaldı,
Al dünya...!
Acı dolu çocukluğumu televizyon vitrininize,
Bir işe yarasın ki,
Kim bilir insanlık baktıkça,
Savaş olmadan önce çocukları hatırlasın,