Bugün 29 Nisan 2024 Pazartesi, aylar biter, aşk bitmez.

Aşk Şiirleri



eşiğinde bir dünya bıraktığım çürük kapım
borç haneme yazılmış en hârika amme alacağım
eğik omurlarımı çökerten esnek umut payım
sen; yarım küfürlerimin kadını
kutsal emarelerime düşen felaket ağrım...

perde arkasına dizilmiş kurşun askerler gibi anıların vardı
içimden atılmana ret koyan kuşkulara sarılı
şerefine niyetli çaktığım kaçıncı şişe bu
sonra utandığım duvarlardan
umurumda olmazdı hiç
kirli sakalımdan bile pis bakan insanlar
alsaydın
hata paylarımı da götürseydin yanında
ya da mürekkeplerimi
ki; artık beyaz teninde yazacak yerim kalmadı...

artık bakma şiirlerime
hatta hiç okuma
sakil bir uluma say
ya da unutulmaz bir hafıza kaybı zaafı
sana yeni kelamlar üretebilmekti
uçkuru ıslak örümcek, kendi hiç kurumayan ağla(mala)rıma
bir an olsun bitse gözlerimde filmin
çekilse üzerimden ahtapot üzengeci yıllar
veya
gerçeği ısırmasa zihnimdeki köpekler
sevmek illa sahip olmaktır! saysam ya da
mutlaka getirirdim bir şekilde
siyah karanfillerle de olsa yanıma...

arsızlığın tükendiği bir sınır var
hiçbir ülkeye kayıtlı olmayan
bir dalgalara karışan köpükler bilir
bir de yeter artık dinlemeyen içimdeki ç/ağlayanlar
nasıl acıdır bilebilir misin
ne yüz düşürücü...
hem ağlar bu kalabalıklar hem yuhlarlar
ne adamlığın kalır ne dilinde salavat
hilafsız berbattır...

diyemezsin işte o zaman
anlatamaz...
ki; o da bir zamanl!..
kesilir sesin
susturulur!
atmaca benlikli asude bir sessizlik dolanır başına
yine de ona toz kondurmaz ama yüreğin
boğazın şişer
bir damla canın bile kalsa senin değildir yine de
yerine sığamazsın o zamanlarda
sonra
hep aynı şey hep
hep...
günahını aldığın kayalıklar!

ah Asude ah...
belki de bu saflığını sevdim ya senin...

neresini severim bu taşların, kayaların
hangi deliği gamzelerine benzer
hangi şekilsiz yanı öpücüğe boğar bir adamı
senden çok nesi olur onların ha!
bir denizin dibine sokulmaktan başka
neyine vurgun olurum be ahmak!
onların işi sadece ağlayanları saklamak...

sevmek nedir anlat derdin ya hep
haklısın hiç anlatamadım aslında
boğazımdaki iptin hep
ayaklarımdan asılıyken ben, o tavanda...

keşke okunmasaydı hiç
kehribar önlüklü pusulaya cevaz konduran uzaklar
kurşuni gözlüklü ceviz kabuğu sanrılı barikatlar
kondukça üzerime yaz gününü es geçen musiki dağlar
haykırdığımı duymadığına kızmışımdır ya en çok
haklıydın aslında ...

hep böyle
çok hafif, usulcacık bakardım ardından
lâl dilimin yörüngeden çıktığı anlar
susardım
başka şansım olmazdı
giderdin
giderdin susturucu takarak...

üzülürdüm
kendime, kendimden bile uzak
atardım kendimi kayalara
ki; konuşurdum susabildiğim kadar!
nasıl illet bir şeydir
ama bilemezsin ki sen nedir?
ölürce bir özlemle devamlı cama bakan
ama hiç el değdiremeyen bir tavan gibi yaşamak...

kaçmakla kurtulmak arası çatışırken voltalar
yükseldikçe ar perdesine takılan serenatlar
münzevi bir temaşanın kırılgan yanından fısıldar aşk
ayaklarını uzatırsın kayalardan
bir yakar güneş, bir ıslanır paçalar
başlar, tanıdık ilâhi med cezir manzaralar
ecnebi yardımı gibi üç harfe kalır hep çağrılar
hep ayrık, hep teker, teker
ve, suskun acı eklerle yazılırlar

gel_git_me_aşk_ım_dön_

işte ; aşk’ın SOS’u duyulduğundan çok daha acıdır
acıtır ondan...

ToprağınSesi

.

 
0 oy, 0.00 puan

Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri


Yorumlar

Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Adınız:
Mesajınız:
 

Love.GEN.TR, Aşk ve Sevgi Sitesi
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 - 2021