Bedenim bir kurtulur siyahî katranından,
Bütün kökler tutuşur; yaprak
aşkı fısıldar.
Gönle murat saçılıp, dağılır dumanından,
Nur yağar damla damla; toprak
aşkı fısıldar.
İlhamların rüzgârı ziyneti bezer durur,
Garip kalan gönlüme kevseri süzer durur,
Yangın olan yüreğim deryâyı sezer durur,
Yanar ateş telleri; ocak
aşkı fısıldar.
Mekke'nin sokakları ruhuma " lebbeyk " sunar,
İnleyen zamanıma anka kuşları konar,
İklimim b
aşka olur, yanar közlerim yanar,
Cennet girer düşüme; Burak
aşkı fısıldar.
Medine'nin gülleri girer garip bağıma,
Yön verir damla damla ağlatılan çağıma,
Nurlarını zerkedip canlar verir ağıma,
Zikir titretir elim; kucak
aşkı fısıldar.
Meclisimde yârenler kopartır endişeyi,
Dillerle huzur sunup getirirler neşeyi,
Yemyeşil muratlarla sarsarlar her köşeyi,
Neyler elesti üfler; sûznak
aşkı fısıldar.
Elime derman gelip nur kuşanır kalemim,
Meltemlerim ruh verir, bir son bulur mâtemim,
Karanlık sükût eder, aydınlanır âlemim,
Umut yığar öteler; firâk
aşkı fısıldar.
Saadetin nuruyla suya kanar vahalar,
Közlerim cuşa gelir, boşta kalmaz sahalar,
Pervâne'nin dilinde titreşir Fâtihâlar,
Rabbi yığar sözlerim; dudak
aşkı fısıldar.