Hürriyet toprağı karış karış zaptedilir. Daima ilerlemek için peyderpey elde ettiklerimizle memnun olmalıyız. Kendi menfaatleri için dahi, insanları ikna etmek bir hayli zaman alır.
Halk kütlelerine tahsil ve terbiye veriniz ki, onlar sulh ve nizamı onlar koruyacaktır. Halkı her zaman aydınlatınız ki, seherdeki şeytani ruhlar gibi, beden ve dimağdaki fenalık ve zulüm erisin.
Eğitim için ödenecek vergi, halkı cahil bıraktığımız zaman aramızdan yükselecek olan krallar, din adamları ve soylulara ödenecek vergilerin binde biri bile değildir.
Bazen insanın kendisini yönetmesine güvenilmemesi gerektiği söylenir? O zaman insanın başkalarını yönetmesine güvenilebilir mi? Veya insanı yönetmesi için krallar kılığına bürünmüş melekler bulabilir miyiz? Bırakalım bunun cevabını tarih versin.
Toplumsal çıkarlar bütün dinlerin üzerinde anlaştığı (bütün dinlerin hepsi, cinayeti, çalmayı, soygunculuğu ve yalancı şahitliği yasaklar ahlaki kaidelere dayalıdır. Gayriahlaki olan dini dogmalar ile ilgilenmemeliyiz.
Her memleketin halkı kendi haklarının hem bekçisi, hem de kendi felaketi için kullanılabilecek yeğane alettir. Şuna iyice inanmışımdır ki, muayyen bir kültür seviyesine sahip halkın elinden başka bir yerde hürriyetimiz tehlikeden masun değildir.