Işığını yak. Bir gülümseme yak. Başlangıçta o sana zor gelse bile, yeni bir şey öğrenmek için veya şimdiye kadar anlamadığın bir şey için ilgi yak. Seni çevreleyenleri dinleme kapasitesi yak. Senin çevrende olan şeyleri dikkatli bir şekilde görme kapasiteni yak, beklemediğin harikalar bulacaksın. Gelecek gün için ve hatta bugün için umut yak. Yaptığın şeylere neşe ile bak ve tatmin olmak için onu iyi yap. Diğerlerinin yaptıkları veya yapmadıkları için acı çekme; kendi işine yoğunlaş ve başlangıçta inandığın gibi diğerlerinin o kadar kötü yapmadığını göreceksin. Başarmak için maceraya fırla: Düşünce olarak bile yenilgiye yol açma. Basit olsa bile kaderinin önemini algıla, çünkü o zaman kendi hayatını değiştirebilirsin ve hatta yer aldığın tarihi bile. Çünkü o zaman gecede (zor zamanlarda galip gelmeye) yenmeye başlamış olacaksın.
Bağlılık saftır çünkü ödül arzusu ile hareket etmez; almaktan çok vermekle ilgilenir. Emici bir tutku değil aksine kader denizine ulaşıncaya kadar geniş bir akıntıya yol alan sudur.
Düşüncelerin şüphesiz güçleri vardır fakat iyi eğitilmiş bir akıldan yoksun kalırsak, onlar genelde zayıf olurlar ve iradenin desteklemesine her zaman ihtiyaç duyarlar.
İnsanlığa hizmet insanın en özgür eylemidir ve onun aracılığıyla insan verme ihtiyacını ifade eder ve menfaat gözetmeden eyleme dönüştürülen bu davranışlar sayesinde kazanılan bilinç, insanı sağlıklı ve neşeli kılar.
Acı, insanın manevi yönden kendini tanımasını sağlar. Zor diye bir şey aslında yoktur. Bilinmeyen, kendini yeni bir şey olarak ortaya koyan zorluk maskesini taşır.
Kendine sıkça ne öğrendiğini ve ne bildiğini sor; ne yaptığını ölç, böylece kendine yanıt verebileceksin. Böylece, içinde uyuyan filozofun doğumunu sağlayacaksın.
İnşa etmenin etkililiği devamlılığa bağlıdır; devamlılık kendini, kendi yapıtlarının kölesine veya makinesine dönüştürmek değildir. Aksine ihtiyaç duyulan sürekli bir bilinçtir.
Sebatkârlık, zihnin devamlılığıdır veya zihin seviyesine çıkarılmış devamlılıktır. Sebatkârlık, bilinci mümkün olduğu kadar uzun süre yüksek seviyede tutabilmeyi mümkün kılar; bilincin yüksek bir istikrarlılığının fethidir ve yeniden elde edebilmek için istikrarlılığın ve yüksekliğin kaybedildiği anları tekrar tanımak demektir.
Bizi ilgilendirmeyen şeylerden yoruluyoruz ya da ilgilenmeyi bilmediğimiz şeylerden yorulmaktayız; işimizin arasında nefes almayı bilmemekten yoruluyoruz, bilinçlenmemizi engelleyen sıkıcı mekaniklikten yoruluyoruz. Hepsinden sonra, insan için olan zamanın dışında ve yorgunluğumuza değmeyen şeylerin dışında yorulmamaktır.
Fantezisiz hayal etmek, pratik olarak düş kurmak, hesaplanmış risklerle maceraya atılmak, sınırsız bir biçimde sevmek iyi temeller üzerine kurulmuş bir mutluluğun özellikleridir.
Kalp bizi mert davranmaya iter, bu mertlik kısa süreli ve kaba bir duygu değildir; ama büyük kalptir, evren ile harmonik olarak titreşebilendir, diğer kalplerin yanına nasıl yerleşeceğini bilendir.
Basit şeylerden yararlanmaya başlayacağımız zaman, dudaklarımız kolayca gülümseme ile dolduğunda, her gün yeni şeyler anlamaya ve belirlediğimiz hedeflere doğru acele etmeksizin ve durmaksızın ilerlediğimizde mutlu olacağımızı göreceğiz.
Eminlik psikolojik, zihinsel ve iyi temeller, modeller, tecrübeler, açıklık ve nedenler üzerine kurulmuş gelişmiş bir inançtan ahlaksal sorumluluk olarak yükselmiş bir durumdur.
Tüm erdemlerin temel özellikleri, yükselme yolunda sürekli bir çaba, bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik doymak bilmez bir istektir.
Devamlılık her zaman sakin bir bilinç durumudur, her zaman uyanıktır, her zaman fethetmek için yeni bir şey arayışındadır. Devamlılık sürekli bir bilinçtir, tüm zamanların, yerin ve şartların ötesinde düz bir çizgidir.
Devamlılığı, kendi yerine girinceye kadar durmadan çivinin başı üzerine vuran bir çekicin darbelerine benzetmek mümkündür. Devamlılıkta hedeften gözünü ayırmaksızın, gelen-giden çekicin ritmi de vardır.