Zamanların çarkında küçülen ve sönen yıllar
Sislerin perdesinde kaybolan ve solan yıllar
Hatıralarım da hep yer edinen acı sahneler
Mahzun ve mazlum duruşuyla zihnimin duvarına yapışan
Ne zaman, nerde görsem mahzundu
Herkes şad, o ise durgundu
Meçhullere yüzen sala benziyordu
Babasını yitirmişti küçük yaşında bu çocuk
Bir anacığı vardı, birde gelinlik çağında ablası
Anacığını, ablasını hasret demleri ile kaynatarak
Küçük göz oda ve bir avuç toprağından koparak
Gurbetin yapraklarıyla İstanbul'un ensesine kapanarak
Sancıların terleriyle yoğrulmuş,
Elleri ve alnı nasırlı olan.
Maişet temininin gayretiyle köşelere sığınmış yetim çocuk
Kimi yerde boynunda şeker kutusu çıngıraklı
Dolaşırdı sokaklarca: "şekerci keskin naneli, şekerci "
Kimi yerde ayaklı tezgah: simit - poça satar dururdu
İstanbul'da kimseleri yoktu, kimsesizliğe gömülmüş
Kaldığı yer ise nem kokulu,
Duvarı yosunlu bekar odasıydı.
Öksüz çocuk ellerini kafasına sıkıştırmış
Saatlerce öylece durup saklanırdı kendinden
Duman... duman üstünde efkarlı duruşu
Boynu bükük ve ürkek bakışlarıyla inilticiydi
Öksüz çocuk gözleri İstanbul aynasında yağmurluydu
Dertlerin kabuğunda bedenini sarsarak ağlardı
Hayatın ağırlığını taşımaya çalışan çocuk azimliydi de
Daha delikanlılığın baharında... on yedi yaşında olan çocuk
Sılanın bağrında tam ondurt ay olmuştu
Hicranın çilesi yüreğini kanatmaya başlamıştı
Anacığının ve ablasının özlemleri kanatlanmış
Uykusunu bölen rüyalardan sonra kalbine inmişti
Gurbet hapsinden koparak dönüşe karar verdi
Kurban bayramına da sayılı günler kalmıştı
Akşamın ılık serinliğinde sokaklarca süzüldü
Cebinde parası, hülyaların kıskacında dalıp durdu
Bir gün sonra köyümün gözlerimde bulutluğu dağılacak
Birkaç gün sonra tarlamızın başında bulunacak
Birkaç yıl sonra askere uğurlanacak
Ondan sonraki yıllarda evlenecek
Ondan sonra... Daha sonra, diye düşünüp duruyordu
Fakat Rabbimizin kader defterinden habersiz
Biraz sonra ruhunu uçuracak sonundan habersiz
Karanlığın içinde iki çift yırtıcı gözler izinde
Takip ederler insana benzeyen eşkıyalar
Loş ışığın altında önünü kestiler öksüz çocuğun
"Para, parayı ver çabuk "... Çıkar haydi
Öksüz çocuk irkildi, gözleri büyüdü ve haykırdı
"Hayır, vermem paramla memleketime gideceğim"
Eşkıyanın suratsızlığına patlayan yumruk
Ve... Diğer hain keskin bıçağı sapladı. Yetimin kalbine
Çocuk kesik " hı " diyebildi. Oracıkta yere kapaklandı
Eşkıyalar ise karanlığın bağrında uzaklaşmıştı
Kurban bayramına yakın, üç kuruş için kurban edilmişti...
Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri
Yorumlar
Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.
Yorum Yaz