Sizi birine benzettim, çok afedersiniz.
Ancak bu kadar olur, inanın, tıpkı o'sunuz.
Bu ısır-beni yanaklar, bu okşa-beni yüz.
Tıpkı onun gibi, şu başıboş gülüşünüz.
Ş
aşkın bakışınız, o garip yürüyüşünüz.
Sizi birine benzettim, çok afedersiniz.
Çok özür dilerim, sizi ben birine benzettim.
Mahçubum, bir de şakalar yaptım sizi o sanarak.
Hiç tanımadan etmeden, ileri geri laflar ettim.
Siz de kızdınız, elbette, haklı olarak.
Hiç kızmazdı o, yani öbürünüz, ondan şeyettim.
Çok özür dilerim, sizi ben birine benzettim.
Ben sizi birine benzettim, bakmayın kusuruma.
Ancak konuşmanızdan anladım, üslübunuz değişik.
Bedende hayli çakışık da, ruhta hayli çelişik.
Ben ne desem gülerdi o, sizse kızdınız laflarıma.
O hep yumuşak konuşurdu, siz hiç öyle misiniz ama?
Ben sizi birine benzettim, bakmayın kusuruma.
Birine benzettim ben sizi, lütfen beni bağışlayın.
Tamam, siz o değilsiniz, peki şimdi o nerde?
Gelmemeler ayıp değil mi? (Size değil, ona diyorum.)
Biliyorum, o çok yakınlarda bir yerlerde.
Bu yüzden aramıyorum, sizce ondan mı bulamıyorum?
Şimdi siz gidin iyisimi, bana onu yollayın.
Birine benzettim ben sizi, lütfen beni bağışlayın.;