Düşlerimizden düşüyordun işte
Oluk oluk sırma gibi
Dişlerimizden akiyordun
Akışkan gece gibi
Adlarımızı sayıp gülüşüyordun
Sen dudak gibiydin
Dudak gibi
Seni alıntılıyorum kare bir kağıdın üzerine
Sokaklar türetiyorum başinda ve gövdende
Kanallar açıyorum,
Bir şehre benziyorum sana baktigimda
Her sokağında bir şair besleyen fakir bir şehre
Yazılar ve kenarlıklar asıyorum duvarlarına
Pervazlar ve pencereler, Pervazlar ve pencereler, güneşler aylar
Çiçekler, nesneler bin bir türlü
Sakın dışarı çıkma kendinden
Ben gelir seni alırım
Bırakma üç yapraklı derin sesini dudaklarından
Göğüs kafesinde ben dinlerim seni
Anlamlar türetiyorum senden, bilinmeyen kelimelerden yapılan bir şiir gibi
Büyüye benziyorsun ilk cümlede ve nesneler benim bile bilemediğim
İlk çağ törenleri gibi derişik ve sessiz
Uzakta olduğun
Kadar
Seviyorum seni
Bana yaklaştiginda
Anlatılmaz
Bütüne daldırılmış bir kova anlamsın sen
Parçaların evrende
Kadın desem
Bir çiçek boynunu büküyor
Erkek desem
Rüzgar duruyor ansızın
Her kelime ardında seni bulmak için
İçiyorum Tarih’i
Sordum mu bilmiyorum
Gerçek sen misin
Ölmeliyim öyleyse
Çünkü susmak da sensin.
Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri
Yorumlar
Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.
Yorum Yaz