ay öper dudaklarını kadife yüzünü gölün bileğimi kestim dudaklarımda ölüm
karanlık okşar tenini kumsalın yorgun bir balıkçı sandalı dalgalanır ayazda dudaklarımı parçalamış keskin hüzün ruhum çirkin yaslı boşluğa koftan ömür önümde son liman ölüm
şirin giysilerini giymiş gecenin lambası ay dolunay şiir çiğner dudakları yumuşak hiç öpülmemiş tanıklıklar gizler görünmeyen yüzünde bahtsız aşk masalları ama orada öylece elmas zümrüt dökülmüş durur ay hiç düşmez toprağa bir balıkçıyla öpüştüğü halde ıslak suyun yüzünde
haksızlık bu acı ben gideceğim kadersiz bohçacı o kalacak zehir zıkkım ölüm
toprak suluboya siyahı makyajsız siyah gece ben uykusuz ciyak çekirge ışıkları köylerin koşar benimle yetişemeyince kalıp geride bozkırın bozkırmamış yerinde bir tek bir tek ay koştukça koşar bir de yar mi desem vefalı usanmaz düşman soğuk ölüm