Gözlerimin önünden geçiyor ılık rüzgarlar
Martıların intikamı deliyor
Ciğerlerimi
Suçsuzum!
Daha dinlemedin bir kelimemi
Sineme doluyor hüznün
Ve yine kuşatıyor zayıf
Bedenimi
Düşlerim!
Daha anlatamadım düşlerimi
Bırak parçalansın beden
Bırak düşsün hüzünler yine anaların
Kalbine
Ayrılık!
Bulduğum kendimi ve sonra kaybettiğim çöller
Neyleyim sahraları
Uzaklardan esiyor rüzgar
Kan yüklü ve hüzün
Bakma anlattığım böyle neşeli
Bakma gözyaşlarında
Işıkların parlak dansına
Daha büyümedi hayatın içinde çocuk
Daha susmadı ölüme terk edilen bebekler
Ölüm!
Şimdi doğmamış bedenlere
Sessiz, sessiz
Yaklaşıyor
Açtım kulaklarımı
Duyuyorum sesini
İskelelerde çığlık atan martılar
İntikam, intikam ve yine intikam
Parçalanmış yüreğimin
Her parçasından
Bak seriyorum önüne
İşte senin
Yak istersen tüm kitaplarımı
Yak istersen geçmişimi
Geleceğimi
Her şeyimi
Suçsuzum!
Oysa anlatamadım renkleri seyrettiğimi
Anlatamadım yağmurda ıslanmayı
Çiçekler için sevdiğimi
Ah ! Hüzün yıldızı
Ah, kınalı kuzuların dilindeki türkü
Gözlerim müştak bir ışık arar
Doğunun ışığı;
Selçukluyu, osmanlıyı besleyen pınar
Muhtacım yine asyanın bozkırlarına
Daha topraklar kucak açmamıştı
Daha filizlenmemişti çocukluğum
Feryat ve ızdırap!
Daha meyvesi olmamıştı her saniyenin
Ah, susmayan şarkıları aç
Kurtların
Dinmeyen feryatları firakların
Daha söylememiştim ne kadar masum olduğumu
Ölüme terk edilen bebeklerin suçsuz!
Söylememiştim vurgun yemiş kalbimin
Beni nasıl vurduğunu
Dünya!
Al çürüt bedenimi zindanında
Al çürüt ruhumu, öldür, parçala
Bak terk ediyorum seni
Daha söylememiştim suçsuz olduğumu
Mabet önlerinde / kan ve
aşkMevsimler akıp geçti
Dil döktü abdal, diz çöküp mabet önlerinde
Giden savaşçılar dönmedi