Umudum meleğim , ölü gibiyim bugün, sensizlik ölümmüş anladım bir daha.
Gece ağlamaktan gözlerim şişmiş , uzun zamandır çocukluğumdan bu yana yapmadığım.
Bir şeyi yaptım bu sabah , bayram namazı kıldım.
Ama Allah’a sığınmaktı gayem ’’ çok kötüyüm ‘’
İnsanların içinde ağlamamak için zor tuttum kendimi , dudaklarımı ısırdım.
Yalnızım sensizim ‘’ ALLAHIM ‘’ duy sesimi dayanamıyorum artık.
Odamdayım yine.
Yaramazlık yapmış çocuk gibi , kendimden saklanıyorum, seni sensiz yaşıyorum.
Çok sevdiğim İstanbul’da , yani sensiz bu lanet şehirde.
Kırılmış ayna gibiyim , her bir parçam savrulmuş bir yerlere , istesem de bir araya gelemiyorum.
Telefonunu arıyorum , telesekreterdeki sesini dinliyorum , kendimi iyi hissediyorum o zaman.
‘’ BEN SANA AŞIGIM ‘’ ve artık dayanamıyorum sensizliğe.
Daha yokluğunun ilk saatlerinde.
Müzik dinliyorum şu an , yani dinlemeye çalışıyorum.
Anlamak istemiyorum , bana söylenen hiç bir sözü , ve kelimeyi.
Ölüyorum yavaş yavaş galiba , bu lanet şehirde.
Odamda yürüyorum , bir taraftan da adımlarımı sayıyorum , kaç bininci adım oldu bilmiyorum artık.
Ama karamsarım ‘’ YALNIZIM ‘’ üşüyorum , ve ilk defa üşüyorum.
Sensizlik üşütüyor beni , titriyorum , içim titriyor.
Canım bir şey yapmak istemiyor , anlamsızım ‘’ SENSİZİM ‘’
Telefon elimde telesekreterindeki sesini dinliyorum.
Güneş ışıkları , odamın perdesinin arasından süzülüp , yüzüme vuruyor.
Yalnızım, çok yalnızım meleğim.
Güneşe koşan çocuk olmak isterdim, uçurtma uçurmak isterdim şuan.
Çocukluğum geldi aklıma birden , gülme sakın.
Seni düşünmekten çıldıracağım artık , şimdi yaptığın her harareti merak ediyorum.
Ellerinle saclarını düzeltiyorsun belki , belki yeni uyandın , lavaboda yüzünü yıkıyorsun , belki dişlerini fırçalıyorsun , belki belki.
Saat sabah 10 TR de.
Cay içiyorum , biliyorsun şeker kullanmıyorum , ve sende yoksun çayımın içine atacağım.
Cay içmekten de nefret ettim birden ‘’ YALNIZIM ‘’ odamda yatağıma uzanmış , tavana diktim yine gözlerimi.
Sensiz hayal de kurulmuyor meleğim.
Aynaya bakmaya korkuyorum , tıraşta olmadım bugün , kirli sakallarım yüzümdeki kederi hüznü saklar belki diye.
Bayram çocukların bayramı , cıvıl cıvıl hepsi , koşturuyorlar nedenini bilmesem de oraya buraya.
Bende çocuk olmak istiyorum.
Büyüdüm , kocaman adam oldum da ne oldu sanki ‘’ YALNIZ KALMADIM MI ‘’
Ağlamak bana çok yakışıyor , inan sevgilim çok , şimdi sana sarılmak için neler vermezdim.
Göz yaşlarım kurudu her halde , yada gözlerimde isyan ediyor artık , bu kadar kedere ve hüzne.
Anlamsız zamanların anlamsız yolcusuyum , yüküm keder ve hüzün.
Zaman geçmek bilmiyor , duvardaki saatin tık takları bile , çıldırtıyor beni.
İstanbul’da güneşli bir gün , ve ben odamda ‘’ YALNIZLIKLA VE SENSİZLİKLE ‘’ boğuşuyorum.
İlk defa bu kadar uzun yazıyorum , ama rahatlatıyor beni.
Kalemi al kalbine batır diyor şeytan , ama nasıl yazarım bir daha , bunaldım ve saçmalamaya başladım.
Saat sabah 10 . 30 TR de
Odamdayım yine , bizimkiler kurban kesmeye gittiler.
Beni kurban etseler ne olur sanki , bu baş ağrısından da kurtarmış olurlar beni.
Telefonuma gelen her mesajda , bu
aşkım diyorum , ama yok yok.
Okumadan siliyorum mesajları , senden b
aşka hiç bir şey istemiyorum şuan.
Kendimi savursam gökyüzüne , dizlerinin dibine düşer miyim acaba.
Yada bıraksam kendimi , denizin soğuk sularına dalgalar atar mı beni , sana en yakın sahile.
Yada fırtınalar kopsa da , koşam yağmurda , ta ki kalbime yıldırım düşene kadar.
Sensizlik öldürüyor beni , bir kutu uyku hapı alsam uyusam , bir daha uyanmasam.
Ama sana söz verdim meleğim sana , kendime zarar vermeyeceğim.
Dişlerimi sıkıp kalbimi kanatacağım , aklıma kısa bir dörtlük geldi şimdi.
Tam benim şu anki ruh halimi anlatacak.
Alaca karanlıkta olsun ölümüm
Kısın lambaları kısın
Toplansın üç beş dost , beş on yabancı
Kurulsun dar ağacı
Beni hayallerimin bittiği yere asın
Odamın penceresine serce kuşları konuyor , sanki onlar bile bana nispet yapıyor.
Onların bile , eşleri sevgilileri yanında , bense yalnızım bu şehirde İstanbul’da.
Perdelerimi kapattım iyice , ışık girmesin odama , hüzün keder bu odada kalsın dışarı çıkmasın.
Yalnızlığımı yüzüme vuruyor , bu anlamsızca yüzüme bakan duvarlar , ne kadar soğuklar , ne kadar kasvetli duruyorlar.
Seni düşünüyorum bacağın nasıl oldu acaba , içim acıyor yine.
Bazen dayanamıyorum ölmek istiyorum , ve daral saatleri başladı yine.
Meleğim kendime hakim olamıyorum bazen , ve istemeden kendime bir şey yaparsam , beni affet ne olur.
Annem odama geldi , konuşuyor benimle , ama bir şey anlamıyorum.
İnan tek görebildiğim ve anlayabildiğim , dudaklarının hareket ettiği , bayılmak üzereyim sanki , beynim uğulduyor ve başım dönüyor.