Bizi gölgelerinde düşündüm
ormanların, bir parkın, tarla sınırlarının
içinde ve altında dinlenirken
seni anlatabilen şiirler yazılabilir
açlıkla, toklukla
sevinçle, hüzünle
seni yaşayan şiirlere sarılıyorum sessizlikte
bir rüzgâr nasıl yapraklarına eserse öyle işte
gözlerin diyorum, masadaki sürahi
saçların diyorum , çocuklar koşturuyor neşeyle sokakta
ellerin ekmek
tebessümün , vişne reçeli
ve sesin, kendimi gizleyebildiğim tül perde
uyuyarak zaman kaybetmek istemiyorum
seni yaşayarak uykusuz kalabilirim
zamanın hür bıraktığı bir köle dilim gözlerine
siyah çocukları, beyaz misketleri
Asyayı tanımaya çalışıyorum
akasya renklerini harita yapıyorum koridorda
çıplak ayaklarımla ıslak izler bırakıyorum yer karolarına
Somalili bir annenin memelerine süt oluyorum
bizi o cehennemin gölgelerinde doyuruyorum
bu çıplaklık nasıl sana yakışıyorsa öyle işte
bizi gizleyebilirim bir mektupta
sandıkta, bir ülkede
hayatın suçlarına dönüşebilirim hatta cezaevlerinde
her suçlu ıslah olabilir belki de
ve o kapıdan çıktığı an, yeniden başlamak
seni derin derin ciğerlerime çekmek
bir sevmek ki
sığmıyor işte kudretli bu bedene de
Tanrı duymalı bu sesi
Aşkın kalbine dikilen ağaçların da suya ihtiyacı var
yaşamak oluyor sen olunca en güzel bahane
yaşamak yazmak
yaşamak yetersiz kalmak tüm bu coğrafyalara
boş limanlar, zeytin ağaçları
demokrasi meydanları, çimenler
insanlığa enjekte edilen tarihi sözlerde bile bizi aramak
gözlerin diyorum,
gözlerin gökyüzünde bir mavi
yok böylesi işte ...
.