Yoğuşmuş sis kümesi gözlerim, bendesiz beklentiler...
Bir ışık hüzmesinden sızan ebemkuşağı renkler.
Düşünülenlerden ziyada düşünülmeyen ben!
Zavallı!
Bir hiçin aynası bu kadar mı fakirdir?
Binlerce ise bulaşıp ak kalabilmek!
Kim inanır?
Yeminlerin dahi ırzına geçilmişken...
Ey soysuz!
O ki, ateşten filizlenip topraktan kaldıracaktın,
Matemimin kokusunu!
Baharımda neden solgun bir tebessüm bıraktın?
Ben ki, ateşten hırkanın tek sahibiydim;
Ben ki, denizlerin engininden, ufukta saklanmış bir deliydim...
Kaldır avazını gökyüzü, yırt günahın yaprağından bir sayfa!
Nemrut'un sineğine bir sinek, Ebrehe'nin filine bir fil ekle!
Aşk için...
Komik bilmecelerin, bilinen varsayımından dogma mı yoksa?
‘'Yaşanırmış, anlatılmazmış'' klişeleri ve mışları,
Sevemedim ömrüm boyunca.
Birileri der, diğerleri inanmak zorundaymışçasına...
Hepsi yalan!
Hiç inanmadım.
Ben,
aşkın alınmadan verilmesine inanmak istedim.
Aşkın kirletilmiş döllerden uzak,
Yozlaşmış beyinden akan zehire ırak olmasını düşledim.
Ben
aşkı yücelerden yüceye, kemerindeki yedi renkten dilendim.
Uğursuz gecelerin ayazından ısınıp, güneşte serinlendim.
Ne çöldeki serap, ne kutupta ki güneş!
Ben
aşkın karmaşasından çıkıp,
Paradokslarını kırıp, sadeliğini sevmek istedim...
Ey
aşk!
O ki, ateşten filizlenip topraktan kaldıracaktın,
Matemimin kokusunu!
Bunca yıl akan fırtınanın durağını neden bildirmedin?