giriş cümlesinde kalan
bir
aşktan ibaretti yüreğim ve
sonuna nokta konan
kısaltmalar gibiydi
aşk...
fotoğraflarda gerçeğini saklayan
kırmızı gözler gibi sahte,
ibadet anında unutulan
bir rekat namaz gibi eksik...böyleydi işte...
dilencisinden dilendiğim tek sadakaydı
aşk,
ve semada putlaşan ellerime
damlamasını istediğim tek acıymış meğer,
oysa,
aşk demişlerdi bana
aşk için...
yazık ki inandım...yazık...yanıldım...
gönüllere servis yapan
bir sokak kadınıydı
aşk,
hüzün esirgeme kurumuna
en büyük bağışı yapan hayırsız...
ve körebe oyununda hiç ebe olmayan köredici...
evet
aşk...
acı vardı,hüzün vardı her bir dalında,
ve gözyaşı vardı, ağıt vardı
bitmek tükenmek bilmeyen merhametsizlik,
adaletsizlik vardı ve yine toprağa değmeden
kefenlenmek vardı defalarca...
evet vardı...ve adı
aşktı...
seni yaşattım sana ve yine ağladı gözlerim...
yüreğim...
arlan artık canın yanmasın,
sevme artık yalvarırım,
ve sessiz ol nolur
aşk uyanmasın...