kadife çiçeklerinin ateşe dönüştüğü zamanlardı
yeşilin sarıya hüzün anlattığı göç mevsimi
dudaklarında eski bir vedanın yeni sözcükleri
özgür bırakılmış bulutun
b
aşka bir gökyüzünü seçmesi yalanı ki
söyleyemezdik...
dürülüp bükülmüş katlama izinde tarihi okunan mektup kadar
eskiydi herşey
"neden sen hala denizden esen rüzgar gibi ayrılık
kokuyorsun" fısıltıları...
çılgın bir düş treninde beyaz gömleklerimize
dudak izlerimizin resmini çizecektik
kaybolursa sözcüklerimiz
içimizden
efsunlu
öpüsecektik...
bir düğümün ortasında yüre...
...