ayrı mesafelerde uçuyor
ruhlarımızı dolduran düşler,
maddenin sesiyle beslenmiş
metalik bir kavga aşılanır,
görünür sonuçlara
kanatlanmış gücümüzü
özgür kılmak için.
ey bıçak sırtı hayat ;
ey gönül mevsiminde
çark eden
aşkmevsimin çoktan değişti,
güney rüzgarlarını saran
ihanetlere kapı açmış
soğuk bir örtüsün
yüreğimi kaplayan.
soytarı bir dokunuşa
hibe edilmiş
deniz feneri gibisin,
anlık değişimleri
ruhuma aykırı yaşatan.
senin yükünü alacak
gizli güçlerim yok artık
vaatlerin kan kusuyor
ağlayan gözlerime.
ay ışığında vals yapacak
ateşli bakışlardan çok uzağım,
ihanetine bükülen
heyecanıma siyah bir
çelenk bıraktım
sırf ağzıma layık sözlere
veda etmek için.
ben senin yokluğuna
tükettiğim bu ömrü
her gece duayla
Tanrıya bağışlasaydım eğer,
sevgimi yıkayan karanlık gözlerden
hep uzak kalırdım.
kısacık hayatımı değişen
aşklara
bırakıp öldürmemek için.
AĞLAYAN NİSAN