canı cehenneme bir hayatı ömrümüze peşkeş çeken yoksunlukların çoğalmasıydı
bu gürül gürül akıp giden zamansızlık
bu usanmadan batıp doğan güneş
bu gök
bu her geçen gün şiddetinden sarsıldığımız vicdan
bu dağ gibi gelip bağrımıza paslanmış soluğunu dayayan
külliyen yalan!
sevdalanma umudu...
bir semazenin eteğinde savrulurken an
nice
aşklar unutuldu
gazete kuponları
fincanda kurumuş kahve telveleri
bir defter arasında kurutulmuş
belli ki unutulmuş
bir
aşka çiçek ezberi
-susayan dudakların sahibine gitmeli-
bu tırnağını maziye geçirmiş
iğde serinliği göğüsleri
aşk emzirmiş
düşleri allak bullak
gerçeği ayaz yemiş
ayva tüyleri ruhundan kopmayan
küskün bir dağ gibi duruyorken aramızda zaman
yüzümün tam ortasından öpen bir uzaklık şimdi sevdiğim adam
elleri ellerimde olmayacak
yalan
külliyen yalan!
bir ülke gibi sevdalanmam...
s.k.e
ikibinon'lu 23eylül