yaşamın koyu mavi iskelesinde
yalnızlık yükünü yücelere yükseltirken
iki kelime düştü gözümden...
uzun bir hüzme sandığım
devrildi... hırçın seri dalgalarla
gül lekesi demlendi de uyanıkken hayali şehre daldım.
aşk gümüş bir tabaka
işlisinden bir tane aldım
cama yapışan yağmur damlacıkları
akordeon sesi
ve puslu gözlerin küçük,sevimli kızı dört dönerken
çay töreni düzenledim portakal dünyaya
aşk gümüş bir tabaka
içlendim bir tane aldım
buruşuk gömlek ve hoşluk valsi ateşe yaslanınca
mevsim,kumandalanmış gibi ayağa kalktı
o tebeşir ıslaktı
bir de bin bir renkli fırça.
benzersiz... aha! umuda kaldım
aşk gümüş bir tabaka
içinden bir tane aldım
Sevilay Karaman
8.3.2009
Sinop/Ayancık