kara kara hüzün bulutları toplanıp
yağıyor üzerime
mevsimsiz kaldığım şu günlerde
"dönülmez akşamın ufkundayım"yine
zaman...
aç bir kaplan gibi dişlerken duygularımızı
yaralı ceylan gibi can evimizden yakaladı
gün batımlarında ne ümitler ömürler tükeniyor
kelebek gibi tam kozadan kurtuldum derken
kanatlarımızda kalıyor bir zalimin ayak izi
içtiğimiz her kızılcık şerbeti
kanatıyor geçmişimizi ve tüketiyor geleceğimizi
yorgun ruhlar vagonunda yolculuğumuz
nasıl geçecek ki ?
kırık raylar gibi hayat, kırık dökük sürüyor
iyi niyetlerimiz kabusları hayra yoruyor
aşk alnına ilk öpücüğü kondururken
ayrılık azrail gibi kapıda bekliyor
buz dağı olmuş yüreklerde
aşk d/üşüyor
MÜRÜVVET SÖYLEMEZ...