Bugün 02 Mayıs 2025 Cuma, aşk her şeyi yener.

Ustalardan Şiirler



Sen sık sık gülen gülerken de

Sevecen bir Akdeniz çizgisini

Sol yanına ağzının

İliştiren çocuk özenle

Yabana mı atıyorum yani seni

Yabana mı atıyorum saat altı buçukları

Çocuk ve Allah'ın en eski baskısını

Değil, değil bunların biri

Gözlerimin gemileri kuş istiyor

Açılıp kapandıkça sevdam

Kapanıp açılıyor bir mavi

Şahmaran süt istiyor kefeninden

Üç aylık ölmüş çocukların

Kerem ile Arzu geliyor Aslı ile Kanber

Ay kana kana batıyor

Ay kana kana batıyor

Eşkiyalar gecenin yangınını izliyor
uzakta

Kargapazarı dağlarını dolanan yaşlı ve öfkeli bir

                                                     
otobüsteyim

Jandarma daima nesirde kalacaktır

Eşkiyalar silahlarını çapraz astıkça türkülerine

Ve bu dağlar böyle eşkiya güzelliği taşıdıkça

Patronun karısını zimmetine geçirip

Amasya'dan Kars'a kaçmakta olan sayman yardımcısıyla

Alevilikten konuşuyoruz uzun süre

Yanımdaki hep bir gazetede Marilym Monroe'nun

                                               
resimlerine bakıyor

Marilyn Monroe öldü diyorum ona

Ölümü siyah bir kakül gibi alnına düşürmesini bildi

Şimdiyse Cennette Nietzsche'nin metresi olması gerekir

Bunları diyorum daha ne varsa diyorum

İşte hiçbir sebep olmadığını sevişmemeye

İşte çocukluğumdan beri içimde
bir önsezi olduğunu

Bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu

Belki de bir günler bunun için Aydın'da

                                         
bulunduğumu

Zaten nedense hep bir şehirden bir şehre yolcu

                                                          
olduğumu

İşte eflatun kakalı çocuklar olduğunu Kütahya'da

Ankara'da dokunak Yozgat'ta becerik olduğunu

Van'da güreşçi develer gibi süslediklerini kamyonları

İstanbul'da minarelerin lirik olduğunu köprülerinse

                                                                         
dialektik

Acemi bir bulut bozuyor bütün görüntüyü eski bir şarkı

                                                                         
gibi

Bu şarkıyı ne zaman duysam aklıma

Sinirli bir elin uysal bir bardağa

Çok yukardan döktüğü bir içki gelir

Sonsuz ve olağanüstü bir bira

Köpüklene köpüklene biçimlendirir

Soyunarak ağlayan bir kadını

Acı bilincinde sonrasızlığın

Ama bırakalım bırakalım bunları

Yoldan piyade erleri geçiyor tahta bavullarıyla ve

                                               
büyük yakalarıyla

Ve faytoncular görüyorum

Yere basışlarındaki ağırlığı azaltmak için

Tanrısal bıyıklarıyla durumlarını paraşütlendiren

Kars'tayım bu ne biçim Kars bir kenarda

Pekala yalçınlık iddiasında bulunabilecek bir tepenin

                                                             
üstünde

Kars kalesi yükseliyor

Gökyüzünü Ankara kalesine göre daha soyut ve daha

                                                
elverişli bir şekilde

Hırpalayan bu kale de olmasa

N'olacak bakalım hırpalayan bu kale de olmasa

Kuşkusuz artacak yalnızlığım sevgili çocuk

Biliyorsun ben hangi şehirdeysem

Yalnızlığın başkenti orası

Bir de yine sevgili çocuk

Biliyorsun kişi tutkularıyla

Yalnızlığını adlandırıyor o kadar

Arkada bir su devrile devrile akıyor

Rastgele bir ağaca soruyorum

Bir şey var sanki onu soruyorum

Değil orda diyor belki biraz daha ilerde

Tanrı meleğini ağırlamaya çalışan

Ataerkil bir aile gözümü alıyor

Dedelerin yüzlerinde erozyon

Silip götürmüş bütün evetleri

Annelerinse ağızlarında hiyeroglif

Babalarınsa ağustoslar atasözleri

Amcalarınsa avdan boş dönüyor elleri

Teyzelerse elleriyle yargılıyor gök güzelliğini

Ablalarınsa boyunları soru işareti

Ağabeylerse utançlarından emrah

Sıralanmışlar su boylarına

Bıçakla soyuyorlar kelimeleri

Ya suya giden küçük kızlar

Onlar

Tıpkı o kuşlar gibi

Uçan daha bir süre

Sonra da vurulduktan

Bir mezarın doğurduğu iştahlı bir çocuktur Anadolu şiiri

Ey şiir arayıcısı ey esrik kişi

Şu son dönemecini de aşınca gecenin

Doğacak gün artık gündüze ilişkin değil

Bu ağartı ancak yürekle karşılabilir

Bütün iş orda işte, ordan usturuplu geçmesini bil

Tutsaksan ellerini sıvışır gibi zincirlerinden

Ve balyozla vursalar mısralarına

Soylu bir demir sesi yükselir

Soylu büyük ve mavi bir demir sesi

Ellerim egece yatısına çağrılmış

Ve

Teleşsız görünmeye çalışan bir Kafka gibi

Yüzüm giyotine abone

 
0 oy, 0.00 puan

Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri

1994 Eliyle, Samanyolu'na (1798 kez okundu)
Adam (2360 kez okundu)
Adsız (1961 kez okundu)
Afrika (1871 kez okundu)
Aşk (1955 kez okundu)
Balzamin (1617 kez okundu)
Beni Öp Sonra Doğur Beni (1660 kez okundu)
Bu Bizimki (1607 kez okundu)
Cigarayı Attım Denize (1520 kez okundu)
Düello (1695 kez okundu)
Edip Cansever (1978 kez okundu)
Fotoğraf (1747 kez okundu)
Ğ Vitamini (1968 kez okundu)
Gece Bitkilerinden (1763 kez okundu)
Göçebe (1600 kez okundu)
Gül (1673 kez okundu)
Güzelleme (1589 kez okundu)
Hükümet (1567 kez okundu)
İntihar (1848 kez okundu)
Kahvaltı (1877 kez okundu)
Mezartaşı Çiçekleri (1583 kez okundu)
ÖNCELEYİN (1630 kez okundu)
Park (1667 kez okundu)
San (1489 kez okundu)
Sayım (1583 kez okundu)
Şiir (1422 kez okundu)
Söz Yitimi (1596 kez okundu)
Şu Da Var (1417 kez okundu)
Tabanca (1796 kez okundu)
Tek Yasak (1648 kez okundu)
Üstü Kalsın (1503 kez okundu)
Üvercinka (1622 kez okundu)
Yabancı Dil (1933 kez okundu)

Yorumlar

Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Adınız:
Mesajınız:
 

Love.GEN.TR, Aşk ve Sevgi Sitesi
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 - 2021