Bu şiiri sana yazdım kadınım
Yasadışı kelimelerimin, en gözü kara olanından
Karanlığın telaşında koşarken
Bir an durup, tık nefes, soluk aldığım zamanlara
Ve
Her seferinde üzeri boyanan
aşka muhbir duvarlara
İçinden sökmeyi unuttukları asi kimliğinle
Yasal beyazın altında ki
Yosun yeşili gözlerimden kalan kırıntıları okumak için
Deli bir merakın duvarlara sürüklediği
Utanmaz, uslanmaz bir kız çocuğuydun
Kalemi ben kırdım, kelimeyi ben vurdum,
aşkın canına ben okudum
Kasım yağmurlarıydı İstanbul sabahına düşen
Kaçmak gereksiz, saçak altları delik deşik
Aşk sol yanımda!
Gri zamanların rüzgârla getirdiği tek bir yağmur damlasıyla
Ansızın!
Gözlerindeki pembe beşiğe düşüp
Hayat vereceğim içinde ki çocuğa
Az önce, bir yıldız kaydı gecemde
Gözlerimin bebeğinde, tam içinde
Sen yıldızım oluyordun, ben atmosfere dağılan taş parçaları
Yanarak, düşüyordum ellerine
Dejavu düşlerimde…
Dünü sorgulamak anlamsız
Demini denizden almış yüreğim
İnce belli rüyalarım, titreyen parmaklarımda
İşte o zaman çay da demlenmiş olur
Geçmiş nasıl demlendiyse aklımızda!
Dudağıma yapışan bir şiirdir, bardağımda ki dudak izin
Belki de sadece ihtiyaç molasıdır
aşkİki durak arasında
Kalp kırıklarını birleştirmek
Ve
Bir tek sigara için
Son duraktan önce, kriz anında
Bu şiiri sana yazdım kadınım
Bitmeyen yolların, gelmeyen vuslatında
Ne zaman çay içsem demlenir dudakların usumda
İçimden geçen deli bir kız çocuğu
Düşlerini bırakır avuçlarıma…
Yazarın Notu:Sen yıldızım oluyordun, ben atmosfere dağılan taş parçaları
Yanarak, düşüyordum ellerine
Dejavu düşlerimde…