sabaha karşı uykumdan uyandırdın
vurdun kalbimin kapısına sert sert
taktın yüreğime kelepçeleri sıkıca
ne olup bittiğini söylemedin bana
sorgusuz sualsiz tutukladın beni
rüyalarımı hayallerimi aldın benden
okumalıydın yüzüme suçumu bilmeliydim
sevmek mi yoksa tahmin etmek zor değil
savunamadım kendimi anlamadım derdini
sen gönlümün yargıcı ruhumun hakimi
diktatörlük kurmuşsun saf kalbimde
istediğin gibi oyna ben tutsak mahkum
ver cezamı çekiyim bir ömür boyu
kır kalemi as beni sallandır boşluğunda
sorma son sözümü sigarada içmem ben
böyle çabuk kurtulacağımı düşündüysen
kapat beni hücrene gösterme ışığını
uçurtmalar uçmasın artık gökyüzünde
bulutlar yağdırmasın üzerime damlaları
güneş yakmasın tenimi buz gibi serin
nefes aldırma bana rutubetli odanda
görüşme günüm yok
aşk tipi hücredeyim
hani bir defter bir kalem olursa elimde
yanlız sayılmam gece gündüz yazdıkça
bir parça kuru ekmek bir kase çorba
b
aşka birşey istemem iki öğün yeter
zaten aç bu gönlüm senin sevgine
acıt yüreğimi işkence et bedenime
vur zincirlere en güzel sözcükleri
söyletemeyeceksin bana istediklerini
vazgeçiremeyeceksin beni sevmekten
silemeyeceksin seni yaralı gönlümden
ele vermeyeceğim saf kalbimi sana
adını kazıyacağım odamın duvarına
seni çizeceğim sayfalara kara kalem
bilirsin esaretin bedeli filmini
buda işte
aşkın bedeli gerçek hikaye
sonu iyi kötü nasıl biter hiç bilinmez
yaşadıkça göreceğiz senaristi sen
kötü gardiyan rolüne tek aday yine sen
yaz rolümü ister öldür ister süründür
ya da insafa gel özgür bırak ruhumu
demir parmaklıklar ardında yaşadıkça
senden af değil merhamet hiç değil
sadece ve sadece senden tek isteğim
al canımı bir an önce bitsin artık bu çile
ne cennet sevinci ne cehennem korkusu
yanlız içimde seni kaybetme korkusu
aşkla sevgiyle toprak olabilmek ne mutlu