Şakağına nefret dayamışlar ülkemin
Hangi dilde selam versen insanlara,
B
aşka bir ülkenin lisanıyla somurtuyorlar.
Paylaşılamayan bir sevgili gibi
Kıskanılan bir lokma ekmek, bir yudum su...
Oysa atalarımız vardı bizim.
Gülüşleri gökyüzünü
Pamuk elleri bembeyaz bulutları andırırdı.
Kerpiç evlerindeki seccadelerine nurlar yağar,
Sohbetleri gül suyu kokardı
Hangi dilde selam versen insanlara
Bakışları zemheriyi bıçaklıyor.
Oysa atalarımız vardı bizim.
Tarlasına kırağı düşmüş,
Komşusuyla buğdayını bölüşmüş
Bir ayağı toprakta olsada
Her rüyasında hep mekkeyi görürmüş.
Hangi dilde selam versen insanlara
Gözyaşların tecavüze uğruyor.
Oysa atalarımız vardı bizim.
Mayası sevgiyle karılmış
Yokluğa sarılıp varlığa darılmış
Yaşlı bakışlarındaki cennet ışığı ile
Her gördüğü dostunu melek sanırmış...
Artık güneşin farkında değil hiçbir çiçek
Karşılıksız alın teri yağmurlarında telef olmuş emekler.
Mutlu olmak için edilen sahte dualar,
Azrail’in hançerine takılıp birgün geri dönecekler...
Şakağına nefret dayamışlar ülkemin
Ne olur, biraz olsun sevelim...