Bugün 27 Nisan 2024 Cumartesi, iyi ki aşk var dünyada...

Aşk Şiirleri



Şimdilerde Rojavada düşüyorlar çocukların üzerine.Bundan yıllar yıllar önce en yakın bildiğimiz mekânların uzağında filizlenmişti toprak.Gül dikenlerini bile sahiplenir ve çiğ tanesi düş olur taşar pencerelerden.Aşk, anlamını kaybeden hayata yeniden 'ışk olur. Artık şahlar ve destan yazan aşklar yok. Şimdilerde içimde taht kuran Rose ve Şah kızının mabedidir. Bir hastane koridorunda başlayan ömürlük serüven, antiseptik ilaçların sindiği kokuya karışan amor: parmaklarımı titretir. Doğu ve batı arasında engellerle dolu büyüyen senaryo mıh gibi içime mimlenir. Bazı filmler baştan sona izlenir.Bil istedim.

(“Aşk belası” İsimli Romanımdan)

________________________________

Adrian rose:

YaZamıyorum.
Pervazsız cümleleri bir yana bırakıp beni anlatan cümleleri kuramıyorum.
Seni tanıdığım günden beridir, hep eksiğim
Hep yenik.
Bana uygun cümleler çok ırakta.
Gözümdeki yaşı anlatacak bir alfabe yok.
Ellerimin titrekliğini konuşacak dil henüz keşfedilmedi.
Kendime uzak diyarlarda, kendime uzak insanlarlayım.
Hepsinde iki kol iki ayak, yürek eksik.

Yağmur diyorum?
İşveli bir adamın duruşu göğüs kafesimde…
Ellerimden dökülüyor mürekkep.
YaZamıyorum.

Boğazımda düğümleniyor her şey.
Daha fazla hırçın,
Daha fazla yorgun,
Daha fazla…

Beni ben kılan bir kadının erkeği olmak isterdim.
Kalem tükendi
Dost tükendi
Yar tükendi
Gül tükendi
Oy….

Kurulan cümleler sahte
Gördüğüm yüzler yapmacık
Ben asil bir kadının erkeği olmak isterdim.
Yazan bir adamın en korktuğu şeydir yazamamak.
Yazacak birini bulamıyorum.
Yazamıyorum
Utanıyorum.

Julia

Ama ben senin için yazıyorum.
Eksikliğime rağmen adamlığını, namusum belleyip yazıyorum.
Elim değmedi senden başka bir ele.
Tenim senin dudakların arasında can buldu.
Söylediklerimde sakın ola bir entellik arama.
Gayet Anadolu dile geliyor suskunluklarım
Seni özledim.
Şimdilerde sana doğru giden firari yalnızlıklarım var.
Gözlerimden dökülen yağmurlara sitemlerim.
Yağmur deme onun için!

Adrian
Senin için yazıyorum.

Aramadım herhangi bir alfabe
Konuşmadım başka bir dilde.
Bildiğim tek dil senin dilindir.
Ve yüzünün akını namusum diye göğsümde taşırım.
Konuşmayı hiç yitirmedim.
Senden başka kimseye yüzümü göstermedim.
Hasatım hep çaresizlik oldu.
Yorulmadım yenilmedim.

Etraftaki dedikoduların arı dalgalansaydı göğün yüzünde
Arda kalan yalnızca çıkarsız bir aşk olurdu.
Bu yüzden suskunluklarımda konuştum
Suskunluklarımdan topladım seni

Senin yazamadığın bir vatanda
Ben senin istiklalinim
Sensizliği hürriyetim eyleme ne olur.
Ben senin ‘yazayan ilinim.

Adrian rose.

Kurduğun o ile çok uzaklardayım
Dilimden dökülen her söz aşktan sabıkalı
Ve yalnızca sen tanıksın bu sanıklığa.
Kirli sakallarım arasında dolanırken ellerin
Yaşamaya ramak kalmıştı.

Bu nasıl bir acı
Bu kaçıncı Julia?
Dizlerimdeki yaralandığı günden beridir,
Bisikletten düştüğüm andan beridir
Hep inandım sana.
Çelik çomak oynardık bahçelerde
Şimdi acı çekmece oynuyorum evimde.
Çünkü her defasında devasa şiirleri bahş eyleyip ömrüme
Gittin!

Bu kaçıncı Julia…
Bunları sana kokunu, resimlerini sakladığım evimdenyazıyorum.
Unutma bu yer senin.
Bu dünya senin!

Julia:

O dünyanın içinde sen varsın, seve seve gelirim.
Ben ulaşılmaz topraklarda çiçeklendim uğruna.
Güneş yalnızca doğudan doğar.
Ve bu topraklarda “kurallar ve töreler” geçerlidir Adrian..

Bu topraklarda çiçeklendim uğruna…
Sadece bunu bil yeter.
Meyvelerimiz olma ihtimali ile daldım uykulara.
İçimde hep seni gördüm.

Uyandır beni uyanık kâbuslarımdan.
Devam etsin seninle olan masalım.
Bitmesin.
Bitirme…
Bitirme beni…

Adrian.
Söylemesi dilime en çok yakışan adam.
Gırtlağımdaki burukluğa son ver.
Bana birazcık gül’üver yeter.

Hiddetlenmelerinden sıyrıldığın gün
Kardelenler açacak kapında.
Güzelliği gözükmesin diye, karın altına başını gömenkardelenler…
Kafamı kalbine sakladım.
Beni anlamalısın…

Adrian Rose

Burada her şey sahte Julia.
Sen dur orada
Bir gün gelirim yanına.
Törenin canı cehenneme!
Gitmeyeceğini anladığım gün dikilirim kapına…
Ezmeden kardelenleri…
Dolarım ellerimi saçlarına…

Julia…

Senin dışında neler taşıyorum içimde bir bilsen.
Öylesine korkağım ki, kendime bir gelsem.
Hırçınlığıma sakın ola aldanma
Duruşun karşısındaminik bir kediyim aslında.

Ürkekliğim dünyadan.
İnsanlardan…
Korkuyorum Julia…

Julia:

Senin olmadığın yerlere katlanamıyorum Adrian.
Bir başkasının bana senin gibi bakmasına izin veremem.
Nasıl kalırım burada.
En çok sevdiğim çayın bile tadı yok.
Ne kadar şeker atsam nafile!
Serçe parmağın girmedikçe içine…

Yol boyunda yürüyen insanlar görüyorum.
Kuru kalabalık diye hitap ettiğimiz tonlarca insan nelertaşıyor içinde?
Dört duvarla ördüğümüz şatonun içinde
Neler saklı Adrian?

Hiç düşündün mü?

Aşk belası.
Tutup kollarımdan silkeleseler
Ceplerimden döküleceksin.
Seni sevme evresini çoktan geçtim
Şimdi seni soluyorum.
Dağıldım mı yoksa yeniden mi hayata döndüm bilmiyorum.
Aşk belası…
Seni özlüyorum…

Adrian Rose:

Arada arası açılmayan engeller var.
Birde engelleri ortadan kaldırmaya yetecek bir aşk.
Kudreti damarlarımı öylesine sarmış ki, şimdilik iliklerimdevolta atıyorum.

Hayat ile aramda Ağrı dağı kadar fark vardı.
O beni Everest sandı.
Üzerime Himalaya ları bıraktı kaçtı.

Bu yüzden yüküm ağır.
Duruşum mağrur.
Julia
Doğudaki yangın kadar
Batıda buzul var.

Çocukken oynanılan oyunlar geleceğe hazırlarmış insanı.
Biz seninle yanlış oyunların peşindeydik sevgilim.
Saklambaç, kör ebe değil de.
Acı çekmece oynamalıymışız seninle.


Julia:

Çarşıda yürüyorum
Burada olmadığın besbelli
Onca kalabalığın içinde tanıdık yüzünü arıyorum.
Cereyanda kaldım diye hasta olmadım sana.
Acının ta kendisiyiz Adrian.
Bana acı çekmekten bahsedip durma.
Yeri gelir açar hüzünlü şarkıları oturur ağlarız.
Gözyaşlarımız tuz olur geçmişe…
Yanarız…

Adrian Rose

Gene başladın bana umutlu günleri anlatmaya
Sus konuşma.
Susuyorum lakin saklanmıyorum suskunluğuma
Farkında mısın pus olup düşüyorum camlarına.
Sen tanıdık yüzümü ararken, dudakların dudaklarımda.
Ne saklıyorsun ağzında.
Sarhoş sarhoş dolanıyorum ortalıkta.
Sus.
Söylediğini anlamayacak kadar geçmişim kendimden.
Konuşma.

Julia:

Masalları hüzzamla süslüyorsun Adrian.
Konuşurum.
İzin vermem içimde yok olup gitmene.
Çelik çomak oynayasım geliyor.
Özledim çocukluğumuzu.

Sustuğun çığlıklara siperim Aşk belası.
Dilediğin kadar bağır!
Bu kazulete benzeyen dünyanın altını üstüne getir.
Senin batında kaybettiğin güneş
Bu gün doğumlarını baht eyledi bana.
Alnıma yazıldın.
Susmam be adam
Konuşmam lazım seninle.

Adrian Rose:

Çığlıklar gem vurduğunda sahil boylarına
Kumdan kaleler inşa ettiğim kaleler dikildi gözleriminönüne.
Ne güzeldi çocukluk.
O günden âşıktık bir birimize
Bir şey demiyorum
Kırılsa keşke zincirler
Tutuklasan kalbimden beni?

Julia:

Dur!
Asıl şimdi sen sus…
Kalbinde müebbetliğim bunu nasıl bilmezden gelirsin?
Aşımı, başımı, yaşımı ve yaşamı sana yasladım ben.
Çekme omuzlarını üzerimden…

Adrian Rose:

Enkazlarımın altındaki adama âşıksın Julia.
Şu gördüğün, konuştuğun, hissettiğin ben değilim.

Julia:

Seviyorum ve aşığım
Bundan ötesi yok.
Ne kadar derinlerde olursa olsun, adamımı bulmayakararlıyım.
Bu aralar senin tabirinle
Pek bir Hürrem yürekliyim sevgilim.
Kendimin katline sebep olacak kadar çıldırdım.
Manastan uzun bir aşk büyüttüm sana.
Tüm şahlara meydan okuya okuya çıktım yola.
Geri dönecek değilim…

Adrian Rose:

Ey Padişahın kızı!
Güvenmesin kimse tahtına.
Leyla, Mecnun, Kerem, Aslı, Yusuf, Şirin
Hepsi birbirine maşuktu.
Dudaklardaki türkü hüzzamla bitti.
Onlar gitti.
Şimdilerde sen ve ben varız.
Adrian Rose Ve Padişah kızı…
Beni arayacağın yerler kadar derindesin
Derinimdesin.
Bil istedim…
Hoş geldin yazdığım satıra.
Yüklemim
Öznem
İmlam..
Miladım…
Bil istedim…

( Aşk belası 3. Bölüm )
Emrah Sağlam.

 
0 oy, 0.00 puan

Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri

Aşk Belesı (678 kez okundu)
Aşk Konseri (744 kez okundu)

Yorumlar

Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Adınız:
Mesajınız:
 

Love.GEN.TR, Aşk ve Sevgi Sitesi
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 - 2021