Git gide kirletiyorlar gökyüzünü Anne
Umutlarıda tüketiyorlar hep beraber / sevgileri de
dillerinde en ince yalanlar, süslü ve sisli yüzleriyle
soğuk yüreklerinde ne acıma ne sevgi
kimin eli kimin cebinde
kimin eli kimin neresinde belli değil.
bense öyle acemi ve ş
aşkın
boş kalan ellerimi bir ömür
nereye koyacağımı bilemedim.
bilemedim, hangi yalanla kimi nasıl soyacağımı.
buz üstünde yürümeyi seçtim kendi hesabıma
maske diye bir not düşürmedim yüzüme
bukalemuna çalan rengimde olmadı
tuttuğum her insanın elinde/ ellerim kirlendi
gözlerim kirlendi/ baktığım her insanın gözlerinde
yüreğimi sarktım umut kuyularına her defasında
her defasında yangın çektim su yerine, acı çektim
ne bir gün ışığı aktı içime, ne de bir yağmur damlası.
rezil bir dünyanın orta yerinde
hüzün ben oldum düşen her yaprakta
her savaşta vurulan ben
yıkıldı hayalleri çocukların gözlerimde
yüreğimde yandı son ümitleri
ıstırabın en derin okyanusuna gömüldüm
bu nasıl bir dünya Anne
suskunum, susuzum, yaralıyım
gözlerim, ruhum, bedenim yorgun.
durmadan kirletiliyor/ kanıyor zaman /kimse aldırmıyor
kimse yanmıyor /sevincini ateşe döken gelincik çiçeklerine
dönüp bakmıyor çığlıklarına çocukların
kapkara bir nehir gibi
acı akıyor yüzünde yoksulların her akşam
tüm çabalarımıza ragmen, temiz tutamadık güzelliklerimizi
herşeyin kirletildiği bir dünyada
hep vurgun kaldı bir yanımız
bir yanımız
aşka acıya ayarlı.
dumanlar yürüyor her akşam
beton yığınlarıyla örtülü / sevgisiz kentler üstüne
zifiri karanlıklar
kimse kimsenin yasını tutmuyor/ bölüşmüyor acısını
bu nasıl bir dünya Anne
bu nasıl bir dünya
Sarılki,
kokun sinsin tenime /sevgin işlesin yüreğime
bu yalancı dünyada kimim varki, b
aşka gözlerimden öpecek
içimi ısıtacak bu karanlık soğuk kış gecelerinde
Sarılki, serinlensin ateşler içindeki alnım
yorgunum/ beynim, tenim, ellerim yorgun
kendime sürgün yaşamaktan
sevgiye tanımlar aramaktan
tüm bu oldu bittilere
insanın kayıtsızlığından yorgunum Anne
yoruldum Anne ağrılarım sızılarım yorgun
ihanetler yedi umudumu, sevgimi, düşlerimi
her gece yalnızlıklar sürüyorum/ kanayan yerlerime
ellerime çaresizlikler yüklüyorum
üşüyorum bu karanlık soğuk gecelerde sarıl bana
oysa hiç dönmedim sırtımı insan emeğine
öpmedim namerdin elini/ eğilmedim zalimin önünde
ama ezildim bir çaresizin bakışından
bir annenın yakarışından
bir babanın haykırışından
utandım Anne dünyayı kirli bahçesine çevirenlerden
aç insanların kederinden utandım
bombalanan şehirlerden, yalvaran gözlerden
insanların kayıtsızlığından tüm bu oldu bittilere
insanlığımdan utandım Anne insanlığımdan.
heyhatki,
bizi ağlatan acılar güldürüyor b
aşkalarını Anne
yürek yanarsa titrer, gül üşürse
kaç insan soyundan ihanet görmüş, kaç gül dikeninden
mademki ihanet var,
öz elleriyle boğsun gül emen çocuklarını anneler
ve ihanet etsin şairler
bir daha yazmasın gül yüzlü sevgililerine şiirler
her mısrası kurşun olup saplansın yüreklerine
....
Ve ben
bunca kalabalıkların, bunca mekanların içinde
her defasında yarası kanayan şiirler damlarken içime
yüreğimdeki yağmurlarla, herkesin bildiği bu dünyada
adresi olmayan yitik mektuplar gibi yorgun
yavru bir kedi gibi yalnız ve sahipsiz
öyle mi?
vayyy.
...........
ben nazlı bir yaprağım dalından düşmüş
alın beni üşüdüğüm yerden
kaldırın beni düştüğüm yerden
kalbinizin üstüne tutun pul pul
vicdanınızın üstüne
aynı soydanım sizinle
yok b
aşka bir umarım alın beni üşüdüğüm yerden
yok b
aşka kimsem kiminle konuşsam
sizin elleriniz var soyan, evleriniz var kocaman
sokaklarda gecekondularda yatmadınız karda kışta
bir dilim ekmeğe avuç açmadınız
utanan biz olduk yoksulluğumuzdan
utanan anam oldu, babam, bacım, gardaşım
ben nazlı bir yaprağım dalından düşmüş
alın beni üşüdüğüm yerden
kaldırın düştüğüm yerden
kalbinizin üstüne tutun pul pul
vicdanınızın üstüne
aynı soydanım sizinle