umut ikliminde karanlığın kıyısında
ben seni ararken, sen hep yan sokaklarda
bir o pencereden, bir diğer komşu pencereye
kus olup uçuyordun ansızın...
umutsuz
aşkların kalleş bir düşmandan
daha tehlikeli olduğunu bildiğimden
ellerim bos dönüyorum
olmayan evimin masasının başına
kırık bir kalp yangınında
alevsin gözlerimde,
ki, konuşamam, dokunamam
tutamam seni
hayat üç bacaklı sandalye
bir yanda sen, bir yanda ben,
bir yanda ise, yasam kavgası
ve, diğer yanda da yenilgilerin
uçuruma dönüştüğü boşluk
ki, kaybolurum bulamam kendimi
ben akşamları hiç sevmem
ne zaman güneş yatak odamın
penceresine vursa,
karanlığın ihtiyar soluk yüzü
kirpiklerimde asili kalır
kapatır önümü göremem
öksüz bir çocuk edasıyla
ellerimi dizlerime kenetler
sabahın olusunu beklerim
yatağımın üstünde
ama... sen yoksun
gecenin ortasında karanlığı yırtarcasına
öfkeyle yağan yağmurlar
alır götürür umutlarımı sevincimi
bir bilinmeze...
varlığında yokluğunu yokluğunda
hasretini yasamak ne zor şeymiş
Ey, sarışın bakışlım
yenilgilerin yüreğimde
hüzne dönüştüğü sensiz
akşamlarımı karanlıklar örter ansızın
ama, sen yine yoksun
tenha evimin sessiz kösesinde
kör saniyeler zaman parçalarım
hiç bir acının gözyaşından
daha gerçekçi olmadığını
sana nasıl anlatabilirim ?
bir dostum, gün olur
unutulur en derin
aşklar demişti
gel de yasa benimle gör
unutmak nasıl bir duygu
eyy, sarışın bakışlım
ben sevgiyi ve
aşkı
tüccar gözüyle değerlendirenlerden
olmadım hiçbir zaman
sevgiyi yasamak için
aşkı,
aşkı yasamak için, seni bulmam gerekir.
ama, sen yoksun