( seni anladığım kadar sevmiştim, anlatamadığım kadar da
özlüyorum. )
Tırnaklarınla kurduğun
yıkamazlar dediğin
asma bahçeli masal şehri
unutmadım bir gecede
ağır ağır közlerle yakışını
kurşun ağırlığında sözlerle yıkışını
şimdi o şehirdeki.
Fesleğenler şebboylar menekşeler
yitirdiler renklerini.
Uğultular geçiyor agoralarından
halaylar çekilmiyor geleceklere
kargalar tafrasını atıyor sütunlu yollarda
bitkin gökyüzü uykusunda kaldı
sazların titrek seslerinden b
aşka ses yok
mozaikli bahçelerine gri sabahlar değiyor
tarihin üzerine kumlar birikiyor
ürkek gölgeler dolaşmıyor gecelerine
sen gittikten sonra
harabeler yıkıntılar kaldı
maviler bana küstü
seninle masal şehri kadardı ömrümüz.
Zaten gerisini de
kim anlar ki
falan filan fasa fiso gelir.