Bugün 25 Nisan 2024 Perşembe, aşk onun adı...

Ustalardan Şiirler



Umudum meleğim , ölü gibiyim bugün, sensizlik ölümmüş anladım bir daha.
Gece ağlamaktan gözlerim şişmiş , uzun zamandır çocukluğumdan bu yana yapmadığım.
Bir şeyi yaptım bu sabah , bayram namazı kıldım.
Ama Allah’a sığınmaktı gayem ’’ çok kötüyüm ‘’
İnsanların içinde ağlamamak için zor tuttum kendimi , dudaklarımı ısırdım.
Yalnızım sensizim ‘’ ALLAHIM ‘’ duy sesimi dayanamıyorum artık.

Odamdayım yine.
Yaramazlık yapmış çocuk gibi , kendimden saklanıyorum, seni sensiz yaşıyorum.
Çok sevdiğim İstanbul’da , yani sensiz bu lanet şehirde.
Kırılmış ayna gibiyim , her bir parçam savrulmuş bir yerlere , istesem de bir araya gelemiyorum.
Telefonunu arıyorum , telesekreterdeki sesini dinliyorum , kendimi iyi hissediyorum o zaman.
‘’ BEN SANA AŞIGIM ‘’ ve artık dayanamıyorum sensizliğe.
Daha yokluğunun ilk saatlerinde.

Müzik dinliyorum şu an , yani dinlemeye çalışıyorum.
Anlamak istemiyorum , bana söylenen hiç bir sözü , ve kelimeyi.
Ölüyorum yavaş yavaş galiba , bu lanet şehirde.
Odamda yürüyorum , bir taraftan da adımlarımı sayıyorum , kaç bininci adım oldu bilmiyorum artık.
Ama karamsarım ‘’ YALNIZIM ‘’ üşüyorum , ve ilk defa üşüyorum.
Sensizlik üşütüyor beni , titriyorum , içim titriyor.
Canım bir şey yapmak istemiyor , anlamsızım ‘’ SENSİZİM ‘’
Telefon elimde telesekreterindeki sesini dinliyorum.
Güneş ışıkları , odamın perdesinin arasından süzülüp , yüzüme vuruyor.
Yalnızım, çok yalnızım meleğim.
Güneşe koşan çocuk olmak isterdim, uçurtma uçurmak isterdim şuan.
Çocukluğum geldi aklıma birden , gülme sakın.
Seni düşünmekten çıldıracağım artık , şimdi yaptığın her harareti merak ediyorum.
Ellerinle saclarını düzeltiyorsun belki , belki yeni uyandın , lavaboda yüzünü yıkıyorsun , belki dişlerini fırçalıyorsun , belki belki.

Saat sabah 10 TR de.

Cay içiyorum , biliyorsun şeker kullanmıyorum , ve sende yoksun çayımın içine atacağım.
Cay içmekten de nefret ettim birden ‘’ YALNIZIM ‘’ odamda yatağıma uzanmış , tavana diktim yine gözlerimi.
Sensiz hayal de kurulmuyor meleğim.
Aynaya bakmaya korkuyorum , tıraşta olmadım bugün , kirli sakallarım yüzümdeki kederi hüznü saklar belki diye.
Bayram çocukların bayramı , cıvıl cıvıl hepsi , koşturuyorlar nedenini bilmesem de oraya buraya.
Bende çocuk olmak istiyorum.
Büyüdüm , kocaman adam oldum da ne oldu sanki ‘’ YALNIZ KALMADIM MI ‘’
Ağlamak bana çok yakışıyor , inan sevgilim çok , şimdi sana sarılmak için neler vermezdim.
Göz yaşlarım kurudu her halde , yada gözlerimde isyan ediyor artık , bu kadar kedere ve hüzne.
Anlamsız zamanların anlamsız yolcusuyum , yüküm keder ve hüzün.
Zaman geçmek bilmiyor , duvardaki saatin tık takları bile , çıldırtıyor beni.
İstanbul’da güneşli bir gün , ve ben odamda ‘’ YALNIZLIKLA VE SENSİZLİKLE ‘’ boğuşuyorum.
İlk defa bu kadar uzun yazıyorum , ama rahatlatıyor beni.
Kalemi al kalbine batır diyor şeytan , ama nasıl yazarım bir daha , bunaldım ve saçmalamaya başladım.

Saat sabah 10 . 30 TR de

Odamdayım yine , bizimkiler kurban kesmeye gittiler.
Beni kurban etseler ne olur sanki , bu baş ağrısından da kurtarmış olurlar beni.
Telefonuma gelen her mesajda , bu aşkım diyorum , ama yok yok.
Okumadan siliyorum mesajları , senden başka hiç bir şey istemiyorum şuan.
Kendimi savursam gökyüzüne , dizlerinin dibine düşer miyim acaba.
Yada bıraksam kendimi , denizin soğuk sularına dalgalar atar mı beni , sana en yakın sahile.
Yada fırtınalar kopsa da , koşam yağmurda , ta ki kalbime yıldırım düşene kadar.
Sensizlik öldürüyor beni , bir kutu uyku hapı alsam uyusam , bir daha uyanmasam.
Ama sana söz verdim meleğim sana , kendime zarar vermeyeceğim.
Dişlerimi sıkıp kalbimi kanatacağım , aklıma kısa bir dörtlük geldi şimdi.
Tam benim şu anki ruh halimi anlatacak.

Alaca karanlıkta olsun ölümüm
Kısın lambaları kısın
Toplansın üç beş dost , beş on yabancı
Kurulsun dar ağacı
Beni hayallerimin bittiği yere asın

Odamın penceresine serce kuşları konuyor , sanki onlar bile bana nispet yapıyor.
Onların bile , eşleri sevgilileri yanında , bense yalnızım bu şehirde İstanbul’da.
Perdelerimi kapattım iyice , ışık girmesin odama , hüzün keder bu odada kalsın dışarı çıkmasın.
Yalnızlığımı yüzüme vuruyor , bu anlamsızca yüzüme bakan duvarlar , ne kadar soğuklar , ne kadar kasvetli duruyorlar.
Seni düşünüyorum bacağın nasıl oldu acaba , içim acıyor yine.
Bazen dayanamıyorum ölmek istiyorum , ve daral saatleri başladı yine.
Meleğim kendime hakim olamıyorum bazen , ve istemeden kendime bir şey yaparsam , beni affet ne olur.
Annem odama geldi , konuşuyor benimle , ama bir şey anlamıyorum.
İnan tek görebildiğim ve anlayabildiğim , dudaklarının hareket ettiği , bayılmak üzereyim sanki , beynim uğulduyor ve başım dönüyor.

 
0 oy, 0.00 puan

Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri

Aşk İçin Ölmek (1621 kez okundu)
Aşka Yenilmek (2245 kez okundu)
Daral Saatleri (1508 kez okundu)
Sensiz Gerçekler (1346 kez okundu)
Sensiz Şehir (1616 kez okundu)
Sensizlik (1338 kez okundu)

Yorumlar

Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Adınız:
Mesajınız:
 

Love.GEN.TR, Aşk ve Sevgi Sitesi
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 - 2021