bir vakit geçti ömürden
b
aşka diyarlarda, b
aşka ruyalarda yaşadık
ben sevdim, sevdim sandım; sevdim...
vurdum başımı kaçtım
bir balığın karnında değildim belki ama
sandığın dünyada da yaşamıyordum, bil
bir vakit küstüm hayata, okumalara sevmelere küstüm
bir vakit isyan ettim her sevgiye
nedensizdi nefeslerim,
bir çiçek benden çok hak ederken nefes almayı
zalimin eline güzellik diye koparılıp hayattan
ayaklar altına savruluyordu...
pembe bir gül verdi elime
küçücük bir bir kız,
yüzünde hiç bilmediğim bir gülüşle
henüz yanmak nedir bilmiyorsun sen
sen daha sevmeyi bilmiyorsun hey!!!
kurumuş, belli ki incinmiş o da kendi ruyasında
ben kendi boğazıma kadar batmıştım kuma
o kendi çanağına kadar kesilmişti sapından
küçücük bir kızın elinde,
seviyorum seni diyecek kadar saftı hala
masum ve sevmeye davetkardı hala...
Sen İnci ben Dilşad ? ( Senden çok önce...)
fuzuliM
Yazarın Notu:sana sensizliğin hikayesini anlatacağım İnci
Sen sus, minderinde usul usul sonuna değin dinle
sonra zaten bağıracak, haykıracak
ve sessizliğe gömülecek her harfin...
tıpkı benimkiler gibi...
ama şimdi henüz vakit çok erken
susmak olgunluk gerektirir,
bilmeyi, dilsiz dudaksız konuşmayı, bilmeyi gerektirir
şimdi henüz vakti değil
pervane olup yanmanın
önce yangını tüm hararetiyle hissetmek gerek
daha dokunmadan kül olmaya heveslenmek gerek...
[ kalin ]sana verdiğim pembe gülün değerini bil diye [ /kalin ]