Bugün 24 Nisan 2024 Çarşamba, aşık olmak için güzel bir gün!

Aşk Şiirleri



[1]

Kalbimi de yıkadım, gece aşk şarâbıyla
Son defa mest olacak, firâkın azâbıyla

İçini temizledim, bir çengelle ağyârdan
Zâten bomboş gelmişti, gideceği diyârdan

Kalbimi ağlayarak, ketenle mumyaladım
Dışını da katranla, son defa boyaladım

Gece yarısı gömdüm, erken ölen kalbimi
Çağırmadım ne dostu ne de bir habîbimi

Piramitimde saklı, onu koyduğum mezâr
Gece gömerken kalbi, gözlerimdi ezâdâr

Hiçkimse bilmeyecek, yerini bu mumyanın
Yanında hiçbir şeyi, yoktur ki bu paryânın

Gelen olursa gelir, şu altın maskem için
Tek serveti maskesi, işte bu içte hiçin

Mısır'ın senin olsun, hodbîn Kleopatra
Yolumun müntehâsı uzak şehr-i Mavera

Gel desem gelir misin, bırakıp da tâcını?
Benimle boylar mısın, hâzır darağacını?

Gözlerime mil çektim, artık ben bir amâyım
Eskiden bir bülbüldüm, şimdiyse bir humâyım

Kanatları değdirmem, bulanık deryalara
Başımı da eğdirmem, o dimdik kayalara

[2]

Bahâdâr metasıyla, gömülür Firavunlar
İpekten kefenlere, bürünür hep Kârunlar

Aşkaşk tek metası, yakarlarken Hallâcı
Şu fânîlik derdine, aşkta buldu ilâcı

Kanlarla doldu taştı, kalbindeki sarnıcı
Kırmızı güle döndü, cellâdın da kılıcı!

Yâr-i bâkiden gelen, bir gül bildi kılıcı
O saplanırken kalbe, hissetmedi bir acı

Kanla almalı dedi, son namaza abdesti
Nasıl alsın, kestiler, kılıçla pây u desti

Yâre hediyem dedi, elimdeki son hesti
Yâr yolunda şikeste, kanıyla dolu testi

Bir gül fidânı oldu, ona kurdukları dâr
Bir bülbül gibi öttü, hasretinden zârâzâr

Kâf dağını aşmıştı, çoktan Anka gibi rûh
Kâfesinde ararken, eliyle kâtil gürûh

Hürriyete teşneydi, zâten şeydâ andelîb
Saraylarda sâdâydı, hergün figân-ı mehîb

Fukâha elleriyle, açtı bâb-ı kâfesi
Peşine de takıldı, o Simurgun kâffesi

Tıpkı Burak gibiydi, semâda her pervâzı
Melekleri coşturdu, her Ene'l-Hak âvâzı

[3]

Aşk, hûn-i dili emen, simsiyâh bir zâlûdur
Bu yüzden sarı yüzüm, misâl-i zerdâlûdur

Âteş-i aşk sûzândır, nefis denen mikrobu
Tabîbim yazsın bana, aşk balından şurûbu

Kadehteki şurûblar, kalbimde şarâb olur
Mest hâlinde nidâmsa dâima yâ Râb olur

Yâre visâlsiz bu aşk, cânda ızdırâb olur
Dökülen katrelerim, sineme kezzâb olur

[4]

Elvedâ aşk elvedâ; beni bekler kûh-i kâf
Anka-i aşk kap beni! bitsin bu hâl-î arâf!

İkimiz de sürgünüz bu dünya hânesinden
Muzdâribiz âşıkın, aşka bîgânesinden

Bizim bir vatanımız, dünyada yokmuş meğer
Ne Şark'ta ne de Garb'ta, bulabildi bu Soner

Soner Çağatay 10 Kasım 2010 / Wuppertal

Kelimeler:
paryâ: aşağılanan, değersiz
zâlû: Sülük
hûn-i dil: kalbin kanı
zerdâlû: kayısı
kûh-i kâf: Kaf dağı
bîgâne: kayıtsız, laubali, ilgisiz
ezâdâr: yaslı
mest: sarhoşluk
sûzân:yakıcı, yakan
hodbîn: kendini gören demektir aslında. Mana olarak kendini begenmiş.
müntehâ: sonu
mavera: lügat manası olarak herhangi bir şeyin bittiği yer ve ötesi anlamına geliyor.Ancak bunu manevi olarak anlamak istediğimizde dünya ötesi ahiret hayatımızda ulaşmayı düşlediğimiz yer olarak da manalandırabiliriz
humâ: Anka kuşu
andelîb: bülbül
figân-ı mehîb: Korkunç dehşetli figân
teşne: susuz
bâb-ı kâfe: kafesin kapısı.
zârâzâr: inleyerek
hesti: varlık (yani bedeni)
şikeste: kırık, kırıldı
kâffe: tamamı, bütünü
pervâz: uçmak
âvâz: ses veya ötmek
hâl-î arâf: İki şeyin arasında kalma hali:Beden ile ruh arasında kalmak
testi: burada bedene işârettir
pây u desti: ayak ve eli

Not-1:Burada kastedilen, Zâten Hallac'ın ruhu bedenden çıkıp özgür olmak istiyordu. Abbasiler döneminde Fıkıhçıların (hukukçuların), bilhassa Muhammed ibn Da'ud'un kışkırtması sebebiyle 26 Mart 922'de asıldı. El ve ayakları kesilip çarmıha veya darağacına asıldı. Daha sonra kafası kesildi ve bunun ardından yakılıp külleri Tigris Nehr'ine atıldı. Fransız Massignon bütün hayatını Hallac-ı Mansur'u ve düşüncelerini araştırmakla geçirdi.
Fâkihler, Hallac'ı öldürmekle ten kafesinin kapısını kendi elleriyle açmış oldu. Ölümüyle Hallac, aşkta bir destan oldu.

Not-2: Eski Mısır'da mumyalama işlemi şöyle idi: Beden ilk önce şarapla yıkanırdı. Daha sonra iç organlar, çengel şeklindeki tıbbî malzemeyle çıkarılırdı ki beden gömüldüğünde kokmasın. Ben, burada ağyârı (varlığı, dünyayı) iç organına benzettim. Mumyalama işleminde keten kullanılıyordu. İlk mumyalama işlemlerinde bu keten bez katranla sıvanıyordu ki keten yapışıp açılmasın. Gömülen kişilerin en kıymetli eşyaları, yanına konulurdu.

Not-3: Altın maskemden kasıt, güzel yüz ve yakışıklılık. Mısırda Ramsesleri yüzünde altından maskeyle gömerlerdi.

Gelen olursa gelir, şu altın maskem için
Tek serveti maskesi, işte bu içte hiçin

Not: Yorumlarıyla bana destek ve bu şiirin bitmesine vesile olan şâir ağbey ve ablalarıma çok teşekkür ediyorum. Onların destekleri olmasaydı, bu şiir yarıda kalırdı.

 
0 oy, 0.00 puan

Şairin Sitemizdeki Diğer Şiirleri

Aşk Asla Sevmez (980 kez okundu)
Aşk Baharı (793 kez okundu)
Aşk Derdine (925 kez okundu)
Aşk İstemiyorum (959 kez okundu)
Aşk Tanrısı (913 kez okundu)
Aşk Zimmeti (903 kez okundu)
Aşka Veda (1) (1117 kez okundu)
Aşka Veda (2) (863 kez okundu)
Aşka Veda (3) (887 kez okundu)
Aşka Veda (4) (877 kez okundu)
Aşka Veda (5) (1101 kez okundu)
Aşka Veda (6) (1338 kez okundu)
Aşka Veda (7) (714 kez okundu)
Aşka Veda (9) (785 kez okundu)
Aşkın Ak Sütü (1277 kez okundu)
Aşkın Cemresi (841 kez okundu)
Aşkın Eliyle (813 kez okundu)
Aşkın Kör Kuyusu (872 kez okundu)
Aşkın Mor Akşamında (874 kez okundu)
Aşkın Potasında (855 kez okundu)
Aşkını Umarak (889 kez okundu)

Yorumlar

Henüz kimse tarafından yorum yapılmamış.

Yorum Yaz

Adınız:
Mesajınız:
 

Love.GEN.TR, Aşk ve Sevgi Sitesi
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 - 2021