Eğer çıplaksa
aşk,
Hala düşüyorsa gözlerinden bakir umutlar ve,
Ansızın beline sarılıyorsa bir ses uzaktan
Belli ki sevdalar uyanacak
Suçüstü yakalanmalar çimlenmeden.
Duman duman tütecek
Yosma bir sokağın lambaları.
Gün bitecek,
Yaşanacak uğruna ölümler.
Güneşe sarıldığın gibi sarıl gözlerimin telvesine..
Sevda vuracak mı diye korkma..
Nasıl olsa ağıtlar yakılmayacak mı ardından.
Ihanetlere dönüşmeyecek mi sevmeler.
Soyun
aşkların vurulduğu hüzzam geceler de,
Düşlerini yeşert
Keşkeler yangın yerine dönmeden.
Yası sonraya bırak,
Yaşa sevişmeleri.
Ay düşsün usulca alnımın ortasına,
Perçemine tutunsun çocukluk sevinçlerim.
Haydi tut elimi
Ucuz sevmeler yumruk gibi düşerken bağrıma.
Ört bedenimi ipeksi bir utangaçlıkla,
Soluk soluğa atla düşlerin üstünden.
Suskunluğa dönüşmeden gecenin hikayesi
Bir mum yak iki kişilik.
İndir mehtabı denize..
Dinle
Türkü söylüyor ağaçlar,
Makamı hüzün, makamı
aşk..
Duvarda asılı bin yıllık resmi var
Yitirilmiş sevdaların.
Kefaretleri ödenmemiş, tebessümleri yarım.
Hala soluklanıyor kıyısında hasretlerin.
Kaldır başını çöllere düşmüş karanlıklar,
Çıplak ayaklarınla yürü ateşlerin üzerinde.
Inkar etmek faydasız
Çoktan yelken açmış kederler
Hükmün çekik gözlerine..
Gece de sevda kokusu var,
Çek çekebildiğin kadar içine...
Zeynep Nilgün Gökçeöz